Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye’nin güvenliğini ve kalkınmasını sağlamak için ulaştırma alanında özellikle demiryoluna büyük bir önem verildi. Bu maksatla öncelikle yabancıların elindeki demiryolu şirket ve hatları millileştirildi. Ardından kurumsal yapıda düzenlemelere gidildi ve binlerce kilometre demiryolu hattı inşa edildi. Bu süreç İkinci Dünya Savaşı’nın (1939-1945) sonlarına kadar devam etti. Ancak savaşın sona ermesinin ardından çalışmalar yavaşladı ve durma noktasına geldi. Bunda Türkiye’nin iki kutuplu bir dünya düzeninde Sovyet Rusya’ya karşı Batı’ya özellikle de Amerika Birleşik Devletleri’ne yakınlaşmasının belirleyici bir rolü oldu. ABD ile ilişkilerin gelişmesine bağlı olarak Türkiye’de 1930’lu yılların başından 1940’ların sona kadar uygulanan devletçilik politikası yerini dışa açık liberal bir ekonomik düzene bırakacaktı. 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti (1950-1960) ile uygulamaya konulan dışa açık liberal ekonomik sistem, ulaştırmada da yeni bir sürecin başlangıcını beraberinde getirdi. Türkiye’de ulaştırma sektöründe karayolunun ön plana çıktığı 1950-1960 yılları arasında ülkenin en ücra kesimlerine ulaşımı sağlayan ve demiryoluna kıyasla inşa ve işletme maliyeti düşük olan karayolu inşasına ağırlık verildi. Böylece on yıllık süre sonunda karayolu ağına 14.462 km ilave edildi. İnşa edilen demiryolu hattı ise 224 km ile sınırlı kaldı. Bu çalışma ile Türkiye’nin ulaşım sisteminde köklü bir değişimin yaşandığı 1950-1960 döneminde ulaşım politikasındaki uygulamaların demiryolu inşasına etkileri, iç ve dış faktörler ekseninde ele alınarak incelenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Nisan 2021 |
Gönderilme Tarihi | 20 Ocak 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 9 Sayı: 1 |
Tarandığımız Dizinler:
e-ISSN: 2148-5232