The purpose of this study was to evaluate of the effect of resistance power interval training protocol on acceleration, agility and velocity of movement in spite of traditional strength training. For this purpose, twenty young volunteers who aren’t licensed sportsmen participated in this study. Participants were divided into two homogeneous groups, Group A (GA, n=10, age: 21,3±1,41; length: 176,4±4,69; height: 68,9±5,6) and Group B (GB, n=10 age: 20.8±1.03; length: 173.7±6.63; height: 63,5±5,9). Before starting the study, the participants were given adaptation training for 2 weeks, after that one repeated maximal force test, full squat movement velocity test, acceleration and pro-agility tests were performed to the participants. While Group A performed traditional strength training (TST); Group B performed resistance power interval training (RPIT) for 6 weeks. After mid tests the training protocols of the groups are changed in a cross-over manner; Group A performed RPIT and Group B performed TST for 6 weeks. After that, posttest measurements of the groups were made. All data recorded in SPSS 20 package program (p<0.05.). Descriptive analysis of demographic characteristics of participants, independent t test for differences between pre, post and mid tests of Group A and B, t test which the differences between the pre, mid and posttests, made in groups themselves, are matched, Mann Whitney U and Wilcoxon tests were used for the analysis of non-normal distribution data. According to result of all the analyzes, it was found that there was no significant difference between the 1RM squat strength, mean propulsive velocity and peak velocity parameters in the propulsive phase of the full squat movement, the acceleration and agility measurement values of 10 meters and 30 meters performed in different periods by the subjects in group A and B (p>0.05). As a results, it was obtained that both training protocols improved performance parameters and there was no significant difference between the protocols. Therefore, it can be asserted that both training protocols can be used to improve the determined performance parameters.
Bu çalışmanın amacı, geleneksel kuvvet antrenmanlarına karşın dirençli güç interval antrenman protokolünün ivmelenme, çeviklik ve hareket hızına etkisinin değerlendirilmesidir. Bu amaç doğrultusunda, lisanslı sporcu olmayan 20 genç gönüllü olarak katılım sağlamıştır. Katılımcılar, A grubu (AG, n=10, yaş: 21,3 yıl ± 1,41; boy: 176,4 cm. ± 4,69; kilo: 68,9 kg ± 5,6) ve B grubu (BG, n=10 yaş: 20,8 yıl ± 1,03; boy: 173,7 cm ± 6,63; kilo: 63,5 kg ± 5,9) olarak iki homojen gruba ayrılmıştır. Çalışmadan önce katılımcılara 2 hafta adaptasyon antrenmanı yaptırılmıştır. Bir tekrarlı maksimal kuvvet, tam squat hareketinde itme evresindeki hareket hızı, ivmelenme ve çeviklik testleri yaptırılmıştır. A Grubuna 6 haftalık geleneksel kuvvet antrenmanları (GKA), B Grubuna dirençli güç interval antrenmanları (DGİA) uygulanmıştır. Ara testler sonrasında antrenman protokolleri gruplar arasında çaprazlama değiştirilerek A Grubu DGİA, B Grubu ise GKA olarak 6 hafta devam ettirilmiştir. Ardından son testler yaptırılmıştır. Veriler SPSS 20 paket programında analiz edilmiştir (p<0.05). Katılımcıların demografik özelliklerine ait tanımlayıcı analizler; AG ve BCG’nin ön, son ve ara testleri arasındaki farklar için bağımsız t test; gruplarının kendi içerisinde ön, ara ve son test arasındaki farklar eşleştirilmiş t test normal dağılım göstermeyen verilerin analizi için Mann Whitney U ve Wilcoxon testleri kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre, AG ve BG’deki katılımcılara farklı dönemlerde uygulanan 1TM squat kuvveti, tam squat hareketinin itme evresindeki ortalama itme hızı ve zirve hız parametreleri; 10-30 metre ivmelenme ve çeviklik ölçümleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olmadığı görülmüştür (p>0.05). Sonuç olarak; her iki antrenman protokolünün de performans parametrelerini geliştirdiği ve protokoller arasında anlamlı bir farklılık olmadığı elde edilmiştir. Ayrıca, belirtilen performans parametrelerini geliştirmek için her iki protokolün de kullanılabileceği ileri sürülebilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |