Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart 2020 tarihinde salgının, korkutan yayılma ve panik yaratan seviyesinden duyulan derin endişeye dayanarak COVID-19'un bir pandemi olarak nitelendirilebileceğini açıkladı. Küresel ölçekte, ülkeler arasında yayılan ve dünya çapında yayılma potansiyeline sahip olabilecek yeni bir bulaşıcı hastalığın salgını olarak tanımlanan pandemi iki senedir hayatlarımızda kendini var ediyor. Bir toplumsal kriz olarak pandemi toplumsal hayatın hemen hemen her alanında var olan toplumsal eşitsizlikleri tekrar ortaya çıkarmış ve hatta daha da derinleştirmiştir. Ve bu eşitsizlikler sadece sınıf, ırk, etnisite, toplumsal cinsiyet vb. açılardan yetişkinleri değil aynı zamanda çocukları da derinden etkilemiştir. Bu çalışmada Covid-19 pandemisinin çocuklar üzerindeki etkileri ortaya konulmuştur. Covid-19 pandemisi, pandemi öncesinde de yoğun yapısal zorlukları yaşayan çocukların deneyimlerini daha da yoğun ve kırıcı bir hale getirdi. Çocukların yetişkinlerce inşa edilen bu dünyada yetişkinlerin yarattığı sorun alanlarının kurbanları olmaları gerçeğinin ne kadar güçlü olduğunu sürekli gösterirken bir de Covid-19’un yıkıcı etkileri, mevcut kurban çocukların kurban oluşlarını yeniden üretti ve üretmeye de devam ediyor. Covid-19 döneminde çocuklara yönelik şiddetin, cinsel istismarın, çocuk işçiliğinin, cinsel sömürünün, çocuk yoksulluğunun önemli ölçüde artma ihtimali olduğunu görüyoruz. Çocuk yoksulluğunun çocuklar üzerindeki etkisini toplumsal cinsiyet rollerine dayalı iş bölümü çerçevesinde de görmek mümkün ve pandemide, geleneksel cinsiyet rolleri ile tanımlanan kız ve erkek çocukları yine eşitsiz biçimde yapısal şiddetin içerisine yerleştirilme riski ile karşı karşıya kalmışlardır. Pandemi döneminde toplumsal cinsiyet rollerine yüklenen ağır sorumluluk ve beklentilerle genel olarak erkek çocuklarının çalışma, kız çocuklarının ise evlenme riskini arttırabilir. Ancak burada kız çocukları için bir risk daha olabilir. Pandeminin özellikle ilk günlerinde okulların kapatılması, kız çocuklarının okula geri dönmeme riski ile birleşerek evlenmeleri olasılığına yol açabilir. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sığınmacı çocuklar pandemide eğitim ve sağlık hizmetlerine erişememiştir. Çocuk hakları ile ihlallerin arttığı pandemide çocuklar güvenlik, korunma, sağlık, oyun, destek mekanizmalarına erişim, cinsiyete dayalı iş bölümü gibi pek çok konuda hak ihlaline maruz bırakılarak kız çocukların evde yetişkin olmadığında ev içi işler ve kardeş bakımı gibi sorumluluklar yüklenmesiyle okul terkleri artmış, çocuk işçiliği yükselmiş, sistematik ve derin yoksulluk yaşayan çocuklar ya da mülteci çocuklar ağır şartlara maruz bırakılmışlardır Gördüğümüz gibi özellikle risk altında bulunan çocukların deneyimledikleri farklı çocukluklar, pandemi gibi felaketlerde onları daha da riskli bir duruma sokmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji |
Bölüm | Derlemeler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 27 Mart 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 28 Mart 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 3 Sayı: 3 |