Roma hukukunda aynî teminat kavramının, rehin verene ait tek ve belirli bir malvarlığı değerinin alacaklıya teslimi ile kurulan rehinden rehin verene ait güncel ve gelecekteki malvarlığı değerlerinin salt şekilsiz bir anlaşma ile rehnedildiği teslimsiz rehne dönüşümü ekseninde incelenmesi mümkündür. Roma rehin hukukunun günümüze ışık tutan en belirgin özelliği rehnin teslimsiz olarak tarflar arasındaki şekilsiz bir anlaşma (conventio pignoris) ile kurulabilmesine imkan vermiş oluşudur. Bu dönüşüm meşruiyetini, ius praetorium’un işlem hayatı pratikleri ve dönemin ekonomik gereksinimlerini dikkate alarak hukuku şekillendirmesinde bulmaktadır. Conventio pignoris’e hukukî koruma tanınması, rehin hakkının bir aynî hak (ius in rem) olarak karşımıza çıkmasında da büyük önem taşımaktadır. Nitekim rehin hakkının gerektiğinde malike ya da malın bulunduğu üçüncü kişilere ileri sürülmesi imkanı ius praetorium tarafından tanınan koruma yöntemleri ile ortaya çıkmıştır. Özellikle interdictum Salvianum ve daha sonra interdictum Salvianum’un genişletilmesi sonucu ortaya çıkan actio Serviana sonucunda rehin hakkı sahibinin talep hakkını üçüncü kişilere yöneltebileceği kabul edilmiş; rehinli alacaklı rehin konusu malı mal o anda kimin elinde ise ondan alarak borcun ödenmemesi durumunda alacağını elde edebilmiştir. Bu kapsamda söz konusu çalışma Roma hukukunda taraflar arasında kurulan şekilsiz rehin anlaşmasına (conventio pignoris), bu anlaşmanın zamanla hukuki koruma altına alınmasına ve bu hukuki korumaların rehin hakkının sınırlı aynî hak olarak tanınmasındaki rolüne odaklanmış olup, Roma rehin hukukundaki dönüşümün ve sebeplerinin altını çizmeyi amaçlamaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 11 Sayı: 1 |