Her ne kadar Türkiye’de Roma hukukundan günümüze gelen kadim bir ilke olduğu şeklinde yaygın ve yanlış bir klişenin konusu olsa da gerçekte kamu hukuku – özel hukuk ayrımı 19. yüzyıl Fransa’sına özgü tarihsel koşullar sonucunda ortaya çıkmış modern bir doktrindir. Fransa’da dahi yoğun eleştirilere hedef olan ayrım, Fransız hukuk sistemi bünyesinde sarsılması çok zor bir kaide statüsündedir. Fransa dışında ise söz konusu ayrım farklı düzeylerde ve biçimlerde kabul ya da reddedilmiştir. Fransız hukuk sistemini aynen iktibas etmeyen ülkelerde bu ayrım, Fransa’dakilere ilaveten yeni problemlere ve ciddi çelişkilere yol açmaktadır. Bunun en net örneklerinden birini Türkiye sergilemektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, Kıta Avrupası ülkeleri dahil, Fransa’dan ve Fransa’nın kolonisi sayılabilecek ülkelerden başka kamu hukuku – özel hukuk ayrımını hukuk sisteminin esası kılmış bir ülke yoktur. Türkiye de ayrımı hukuk sisteminin merkezine, hatta kenarına bile yerleştirmiş değildir. Ayrım doktriner bir klişe, altı boş bir dogma olarak varlığını sürdürmekte, Türk hukuk sisteminin yapılandırılmasında hiç de ciddiye alınmamaktadır. Bunun sonucunda hukukta öğreti ile olgu arasında ciddi bir uyumsuzluk meydana gelmektedir. Türkiye’de yasamada, yürütmede, yargıda, kısacası hukuk sisteminde karşılığı olmayan kamu hukuku – özel hukuk ayrımı sadece hukuk fakültelerinin teşkilatlanmasında görülür. Oradan da lisansüstü programların isimlerine aktarılır. Fakat bu durum dahi yasal bir gereklilik olmayıp, teamülden ibarettir. Türkiye’de lisans eğitiminin planlanmasında, hakimlikte, doçentlikte, kısacası hukukta önemli eğitim ve kariyer süreçlerinde de kamu hukuku – özel hukuk ayrımı baz alınmaz. Ayrımın teorik niteliği ise en zayıf noktasıdır. Hukukun bütünselliğine aykırı olan söz konusu ayrım, hukuk bilincini ve metodolojisini tutarlılıktan uzaklaştırmaktadır. Bilişim hukuku, deniz hukuku ve rekabet hukuku gibi yeni veya melez alanlarda büsbütün iflas etmektedir. Anayasa hukukunun özel hukukun dışına, medeni usul hukukunun kamu hukukunun dışına konumlandırılması örneklerinde olduğu gibi geleneksel alanlar açısından da bu tasnif son derece sorunludur. Türkiye’de bir türlü adamakıllı sorgulanmayan, gerçeklik ve bilim dışı bir akide muamelesi gören kamu hukuku – özel hukuk ayrımı, eğer engin hukuk felsefesi ve realist olgu okuması açısından bakılacak olursa görülecektir ki, geçersiz bir kurgudan ibarettir. Hukuk fakültelerinin ve öğretisinin kamu hukuku – özel hukuk ayrımı şeklindeki kusurlu dogmanın etkisinden kurtarılmasıyla hukuk düşüncesinin ve sisteminin verimli gelişiminin önündeki bir engel ortadan kaldırılmış olacaktır.
hukuk öğretisi hukuk sistemi hukuk fakülteleri mukayeseli hukuk eleştirel hukuk çalışmaları
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ekim 2023 |
Kabul Tarihi | 9 Ocak 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 14 Sayı: 1 |