The struggle against religion, which started with Albania's separation from the Ottoman Empire in 1912 and declared its independence, and which was clearly declared by Enver Hoxha's speech on February 6, 1967, has reached the stage.
There was a radical and revolutionary leap forward in the constitution of the People's Socialist Republic of Albania in 1976. Article 37 states: "The state does not recognize any religion, and it develops and encourages atheist propaganda to instill a materialist scientific worldview in people."It was an ideological, cultural and economic war that went shoulder-to-shoulder with the creation of the "new man" who did not hesitate to hit the mosque and the church, to turn them into ruins, the warehouse and the sports center and sports hall where the sound of the call to prayer would be replaced by the party song and the crowd of screaming fans would be found. Both religious institutions and religious life were targeted.
Times and systems have changed, but unfortunately, Albanian Muslims in particular have been under constant pressure, if not openly. Now the theses are different, but the fact remains that Muslims must bear the weight of the evil discourse that prevails against their beliefs and religion.
Arnavutluk’un 1912’de Osmanlı Devletinden ayrılarak bağımsızlığını ilan etmesiyle başlayan ve 6 Şubat 1967’de Enver Hoca’nın bahse konu konuşmasıyla açıkça beyan edilen dine karşı mücadele hat safhaya çıkmıştır.Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyetinin 1976 yılındaki anayasasında kökten ve devrimci bir sıçrama vardı. 37’inci madde şöyle diyor: “Devlet hiçbir din tanımaz ve insanlara materyalist bilimsel dünya görüşünü aşılamak için ateist propaganda geliştirir ve teşvik eder.”Cami ve kiliseye kazmayı vurmaktan, onları harabeye, depoya ve ezan sesinin yerini parti şarkısının alacağı ve sürünün yerine çığlık atan taraftar kitlesinin bulunacağı kültür merkezi ile spor salonuna dönüştürmekten çekinmeyen “yeni insanın” oluşturulmasıyla omuz omuza ilerleyen ideolojik, kültürel ve ekonomik bir savaştı. Dini kurumlar da dini yaşam da hedef alındı.
Zaman ve sistemler değişti ancak maalesef özellikle Arnavut Müslümanlar, açıkça olmasa da sürekli bir şekilde baskı altında bulundu. Şimdi tezler farklıdır ancak Müslümanların, inanç ve dinlerine karşı baskın olan kötülük söyleminin ağırlığını taşımak zorunda olduğu gerçeğini aynı kaldı.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |