Ömer Zülfü Livaneli’nin Son Ada ve Son Ada’nın Çocukları romanları kırk haneli bir adada yaşayan insanların sade ve gösterişsiz yaşamlarını konu eder. Romanların başlangıcı adeta her insanın yaşamak istediği ideal bir yer –ütopya- iken, adaya sonradan dâhil olan başkanın üstünlük kurma isteğiyle distopyaya dönüşür. Diktatör bir başkanın etrafında gelişen bu durum pek çok ayrıntıyı içerisinde barındırırken iktidarlık üzerinden diktalık olgusunu hatırlatır. Nitekim Son Ada insanların huzur içinde yaşadığı bir yerin demokrasi adı altında tek kişinin iradesiyle bozguna uğratılmış bir topluluğun yansımasıdır. Martıların ve insanların büyük bir denge içerisinde yaşadığı bu ıssız ada, sanatla da birleşerek üzerinde yaşanılan dünyayı farklı bir boyutta düşünme imkânı tanımaktadır. Öyle ki roman sanatı birebir olmasa dahi ruhu ve biçimi gereği hayatın bir izdüşümüdür. Bu çalışmada roman sanatı üzerine kısaca bilgi verilerek ardından ütopyadan distopyaya dönüşümünün romanları olan Son Ada ve Son Ada’nın Çocukları değerlendirilmeye tabii tutulmuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 3 Sayı: 6 |