Ticari hayatın vazgeçilmez unsurlarından olan ticari işletmeler; sermaye, hammadde, üretilmiş mal gibi maddi malvarlıkları ile ticaret unvanı, işletme adı, marka, patent gibi gayri maddi malvarlıklarına sahiptirler. Ticari işletmelerin malvarlığını oluşturan bu değerlerin en önemlilerinden biri şüphesiz “marka”lardır. Gelişen teknoloji ile birlikte günümüzde, taklit markaların gerçek markalardan ayrılmasının -üreticiler için bile- oldukça zorlaşması ve taklit mal piyasasının her geçen gün daha da büyümesi; gerçek marka ile taklit markaların ayırt edilerek gerçek hak sahiplerinin menfaatlerinin hukuki koruma altına alınmasını zorunlu kılmaktadır. Ülkemizde marka hakkı, 27.06.1995 tarihinde yürürlüğe giren 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde korunmaktadır. Söz konusu kararname ile markayı taklit etmek, marka hakkına tecavüz teşkil eden hallerden biri olarak düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu çalışmada 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde marka, taklit marka ve taklit mal kavramları incelenerek; bu kavramlar Yargıtay kararları ile doktrindeki görüşler eşliğinde değerlendirilecektir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Cilt: 3 Sayı: 1 |