The standard language of Arabic was established in the early period. Nevertheless, there is no consensus regarding the origins of the common language. Indeed, some scholars have stated that the standard language is derived from the common literary language of the Jahiliyya period. The prevailing scholarly consensus posits that the Quraysh dialect served as the standard language, while concurrently acknowledging the role of the Mudar dialect, the progenitor of the Quraysh, in the genesis of the common Arabic language. In the subsequent period, the existence of dialects other than the Quraysh and Mudar dialects in Jahiliyyah poetry and the Qur’ān was also accepted. Conversely, the role of the Qur’ān in the development of the standard language remains to be delineated. The present article posits the hypothesis that each of the sources has the potential to contribute to the establishment of the standard language. With this motive, in this article, Nāfi’ ibn al-Azraq’s (d. 65/685) Masā’il is accepted as a current and valid data source in determining the position of each of these sources and the Qur’ān in the standardization process of the Arabic language. In this context, the objective of the present article is to identify and map the various dialects in Nāfi’ ibn al-Azraq’s Masā’il, demonstrate the value of the poetic language of the Jahiliyya poets, the Mudar language, the Quraysh dialect, the Qur’ān, and other Arabic dialects, which are regarded as the principal elements in the standardization process of the Arabic language. From this perspective, the article’s underlying assumption is that the Qur’ān, in conjunction with other sources, played an active role in the formation of the standard Arabic language, employing deliberate dialectal variation to construct a unified linguistic form. In this article, the data were processed and presented using a literature review and content analysis technique based on phenomenology and grounded theory designs of qualitative research.
A review of the extant literature in this field reveals that the data is not focused on the problem addressed by the article and that the data obtained from Masā’il, the source of the article, has not been processed for this purpose. Consequently, it is hypothesized that this study will address the lacuna in the extant literature. The present study posits that Nāfi’ ibn al-Azraq’s Masā’il, regarded as one of the most antiquated sources in the domain of garīb al-Qur’ān based on Ibn ‘Abbas, is concomitant with dialects. Firstly, the potential validity of the claim is discussed, and the article’s problem is addressed by processing the data in this direction. Firstly, Masā’il is analyzed based on the printed works; al-Kāmil by al-Mubarrid (d. 286/900), al-Waqf wa’l-ibtida by Ibn al-Anbārī (d. 328/940), Mu’jam al-kabīr by al-Tabarānī (d. 360/971), and Itqān fī ‘ulūm al-Qur’ān by al-Suyūtī (d. 911/1505). Secondly, Aisha Abd al-Rahman’s work, in which she edited the existing copies of Masā’il in Zahiriyya and Dar al-Kutub al-Misriyya and published them under the title al-I’jāz al-bayān fi al-Qur’ān, is also among the main sources consulted. Furthermore, the manuscripts of Masā’il in the Istanbul Murad Molla Library and the Baghdadli Vehbi Efendi Department of the Suleymaniye Library were also examined. As a result of a comprehensive analysis of the isnads of the Masā’il sources that were examined, nine separate isnads attributed to four Tabi’ī scholars from Ibn Abbas emerged. Subsequently, a total of 21 tribes were identified through a process of classification, whereby poets whose names were explicitly mentioned in the poems were identified. The content of some poems and garīb words has also been analyzed. The genealogical tree of the identified tribes was then constructed, with the descendants of Mudar, the ancestor of Quraysh, and those who did not, being taken into consideration. A map was subsequently created through the process of determining geography.
Following a thorough analysis, it has been ascertained that approximately 10% of the Qur’ānic language is derived from the Quraysh dialect, approximately 60% is attributed to the Mudar dialect, which encompasses the Quraysh dialect, and the remaining 40% is characterized by dialects belonging to other Arab tribes. It has been observed that the Qur’ān has created a common language that is more effective and inclusive than the literary language created by poets. Furthermore, many poets have included the dialect of their tribe in the sacred discourse. The Qur’ān was propagated among the Arab populace by presenting a doctrine that resonated with their pre-existing beliefs, thus exerting a profound influence on the indigenous population and ultimately spreading across a vast geographical expanse.
Arabic Language and Rhetoric Tafsir Gharibu’l-Qur’an Masāʾil Nāfi’ ibn al-Azraq Standard Language Dialect Poem
This article was prepared within the scope of Tubitak 1002 A project numbered 223 K9441
Tübitak
223 K9441 numaralı Tubitak 1002 A projesi
Arap dilinde standart dil erken dönemde varlığını göstermiştir. Ancak görüşler ele alındığında standart dilin kaynakları hakkında müşterek bir kanıya varılamamaktadır. Nitekim kimi alimler standart dilin kaynağının; Câhiliye dönemi ortak edebi dil olduğunu ifade etmişlerdir. Kimileri Kureyş lehçesinin standart dil olduğunu, kimileri ise Kureyşin de atası olan Mudar lehçesinin, ortak Arap dilinin oluşumunda temel etken olduğunu savunmuştur. Sonraki dönemde Câhiliye şiirinde ve Kur’ân’da Kureyş ve Mudar lehçesi dışında lehçelerin varlığı da kabul edilmiştir. Öte yandan standart dilin oluşmasında Kur’ân’ın konumu da belirlenmemiştir. Bu makalede sözü geçen kaynakların her birinin standart dilin oluşmasında etkili olabileceği kabul edilmiştir. Bu saikten hareketle Arap dilinin standartlaşması serencamında bu kaynakların her birinin ve Kur’ân’ın konumunu belirlemek için uygun ve kadim veri kaynağının Nâfi’ b. Ezrak’ın (ö. 65/685) Mesâil’i olduğu görülmüştür. Bu bağlamda makalenin amacı, Nâfi’ b. Ezrak’ın Mesâil’inde yer alan farklı lehçeleri belirleyip haritalandırarak Arap dilinin standartlaşma serencamındaki temel unsurların (Câhiliye şairlerinin oluşturduğu şiir dili, Mudar lehçesi, Kureyş lehçesi, Kur’ân ve diğer Arap lehçeleri) değerini göstermektir. Buradan hareketle makalenin varsayımı, standart Arap dilinin oluşmasında diğer kaynaklarla birlikte Kur’ân’ın etkin olarak rol aldığı ve farklı lehçeleri de bilinçli bir şekilde kullanarak bir dil inşa ettiğidir. Bu çalışmanın konusu ve amacına uygun olarak, nitel araştırma yönteminin fenomenoloji ve gömülü kuram desenlerine dayalı bir literatür taraması ve içerik analizi tekniği kullanılarak veriler işlenip sunulmuştur.
Bu alandaki literatür incelendiğinde, verilerin makalenin ele aldığı problemi merkeze almadığı ve makalenin kaynağı olan Mesâil’den elde edilen verilerin bu amaçla işlenmediği görülmüştür. Bu sebeple çalışmanın literatürdeki boşluğu dolduracağı öngörülmektedir. Bu çalışma, İbn Abbas’a dayandırılan garibu’l-Kur’ân alanında en eski kaynaklardan biri olarak kabul edilen Nâfi’ b. Ezrak’ın Mesâil’inin de lehçelerle ilgili olduğu iddiasını dile getirmektedir. Söz konusu iddianın öncelikle imkânı değerlendirilmiş, bu doğrultuda işlenmiş verilerle makalenin problemi ele alınmıştır. İlk olarak Mesâil; Müberred’in (ö. 286/900) el-Kâmil, İbnü’l-Enbârî’nin (ö. 328/940) el-Vakf ve’l-ibtida, Taberânî’nin (ö. 360/971) Mu’cemü’l-kebîr ve Süyûtî’nin (ö. 911/1505) İtkân fî ulûmi’l-Kur’ân adlı eserleri esas alınarak incelenmiştir. Bu dört eser, Mesâil rivayetlerinin yer aldığı klasik dönem matbu eserlerdir. Söz konusu dört esere ilaveten Ayşe Abdurrahman’ın Mesâil’in Zahiriyye ve Dârü’l-Kütübi’l-Mısriyye’deki nüshalarının tahkikini yapıp el-İ’câzü’l-beyân fi’l-Kur’ân adıyla neşrettiği eseri de başvurulan temel kaynaklar arasındadır. Ayrıca İstanbul Murad Molla Kütüphanesi ve Süleymaniye Kütüphanesi Bağdatlı Vehbi Efendi Bölümü’nde bulunan Mesâil yazmaları da incelemeye tabi tutulmuştur. İncelenen Mesâil kaynaklarının tariklerine bakıldığında İbn Abbas’tan rivayet edilen dört tabiinden dağılmış dokuz ayrı isnad tespit edilmiştir. Ardından, garib kelimelerin açıklandığı şiirlerde isimleri açıkça zikredilen şairler tasnif edilerek 21 kabile tespit edilmiş, bazı şiirlerin ve garib kelimelerin de içeriği analiz edilmiştir. Daha sonra tespit edilen kabilelerin, Kureyş’in de atası olan Mudar soyundan gelenler ve gelmeyenlere göre soy ağacı yapılmıştır. Akabinde, kabilelerin o dönemde Arap Yarımadası’ndaki coğrafi dağılımı belirlenerek harita oluşturulmuştur. Bu harita üzerinde kabilelere atfedilen kelime sayılarıyla birlikte lehçe yoğunluğu gösterilmiştir.
Sonuç olarak Mesâil rivayetleri özelinde Kur’ân dilinin yaklaşık %10’unun Kureyş lehçesinde, yaklaşık yüzde %60’ının Kureyş lehçesini de kapsayan Mudar lehçesinde, kalan %40’ının ise diğer Arap kabilelerinin lehçelerinde olduğu tespit edilmiştir. Kur’ân’ın şairlerin oluşturduğu edebi dilden daha etkili ve kapsayıcı bir ortak dil oluşturduğu, birçok şairin kabilesinin lehçesini de kapsayarak kutsal söyleme dâhil ettiği gözlemlenmiştir. Kur’ân muhataplarına ait bir şey sunarak Arapların zihinlerine yaklaşmış, böylece hem ilk muhatapları olan Arapları etkileyip büyük bir coğrafyayı kuşatmıştır.
Arap Dili ve Belagatı Tefsir Garîbu’l-Kur’ân Mesâil-i Nafi‘ b. Ezrak Standart Dil Lehçe Şiir
Bu makale, İlk Dönem Garîbu’l-Kur’ân Literatüründen Hareketle Kur’ân Lehçe Yoğunluğu Haritalandırılması: Atâ b. Ebî Rabâh Nüshası ve Mesâilu Nâfi b. El-Ezrak Bağlamında adlı 223K941 numaralı TÜBİTAK 1002-A projesinin yaygın etkilerinden birisi olup TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir.
Tubitak
223 K9441 numaralı Tubitak 1002 A projesi
Bu makaleyi hazırlanmasına destek veren TÜBİTAK'a ve proje danışmanlarına teşekkür ediyoruz.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Arap Dili ve Belagatı, Tefsir |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Proje Numarası | 223 K9441 numaralı Tubitak 1002 A projesi |
| Gönderilme Tarihi | 10 Ocak 2025 |
| Kabul Tarihi | 3 Haziran 2025 |
| Erken Görünüm Tarihi | 27 Haziran 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 24 Sayı: 1 |
Hitit İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf 4.0 International License (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.