Öz
Gayrimüslim bölgelerde ikamet etmenin İslam hukuku açısından yasallığı ile ilgili konular Amerikalı Müslümanlar da dâhil olmak üzere bu bölgelerde yaşayan Müslümanlar için doğrudan veya dolayı sonuçlar doğurmaktadır. Gayrimüslim ülke terimi, çoğunluğu Müslümanlardan oluşmayan, hukuk sisteminde ve politik gücün belirlenmesinde İslami hükümlerin etkili olmadığı yerleri tanımlamaktadır. Bu ülkelerde ikamet eden Müslüman azınlıklar ve âlimler, İslami hüküm ve prensipler çerçevesinde çözümlenmesi gereken güncel problemlerle karşılaşmaktadırlar. Gayrimüslim ülkelerde İslam hukukunun uygulanabilirliği ve mülkiliği, bu ülkelerde yaşayan Müslümanların yükümlülükleri ve kanunlara itaati gibi konular Müslüman azınlıkların statüsüyle ilgili temel faktörleri teşkil etmektedir. Bu değişkenlerin hepsi Müslüman azınlıkların yaşamını düzenleyen fıkhî çözümler üretmek için değerlendirmeye tabi tutulur.
Yirminci yüzyıldan itibaren, özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika gibi Müslüman olmayan ülkelerdeki Müslümanların varlığının artması, Müslüman azınlıklarla ilgili konuların yeniden tartışılmasını gündeme getirmiştir. Avrupa ve Kuzey Amerika’da yaşayan çok sayıdaki âlim Müslüman azınlıkların bu bölgelerde yaşadıkları zorluklara karşı uygulanabilirlik özelliğine sahip fetvalar üretmeyi amaçlamıştır. Bu bağlamda Müslüman azınlıkların karşılaştığı temel sorunlar, onların gayrimüslim bölgelerde hayatlarını İslami hükümlerle uyumlu bir şekilde yaşayıp yaşayamayacağı ile ilgilidir. Özellikle Amerikalı ve Avrupalı Müslüman âlimler tarafından bu soruya verilen cevaplar ‘Müslüman azınlıklar için İslam hukuku’ olarak bilinen ‘fiqh al-aqalliyyāt’ teriminin oluşmasına zemin hazırlamıştır. Bu nedenle fiqh al-aqalliyyāt kavramının, Müslümanların batıya göçünün bir ürünü olduğu ve Müslüman âlimlerin bu duruma ürettiği muhtemel çözümlerden oluştuğu kabul edilebilir. Müslüman azınlıkların sayısının artması ve sorunlarının çoğalmasıyla, özellikle gayrimüslim bölgelerde yaşayan âlimler azınlık hukuku alanındaki çalışmalara önem vermiş ve Taha Cabir al-Alwani fiqh al-aqalliyyāt alanındaki çalışmalarıyla ön plana çıkmıştır. Alwani, sistemini modern dünya ve klasik İslam hukuku arasındaki ayrışmanın Amerika’da yaşayan Müslümanlar üzerindeki yansımasını gözlemleyerek, bu sorunlara çözüm üretmek üzerine temellendirmiştir. Alwani’nin temel yaklaşımı, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri, ekonomik sistemleri ve sosyal değişimleri içine alan kapsayıcı ve birleştirici bir fıkhî yöntem geliştirmek olarak anlaşılabilir. Alwani yeni bir İslam hukuku konsepti geliştirirken bireysel fetvadan daha ziyade kolektif içtihat çağrısında bulunarak, sosyal, psikolojik, fiziksel, ekonomik, tıbbi ve teknolojik bilimlerin çeşitli alanlarındaki uzmanlarla birlikte çalışılması gerektiğine vurgu yapar. Bu sebeple, Alwani’nin geliştirdiği fıkıh metodu Müslüman azınlıkların karşılaştığı zorluklara, güncel gerekliliklere ve mevcut kısıtlamalara önem vermektedir.
Bu çalışma, önemli bir fıkıh âlimi olarak Alwani’nin hayatını ve fıkıhta geliştirdiği azınlıklar hukuku olarak terimleşen fiqh al-aqalliyyāt görüşünü analiz ederek açıklamayı amaçlamaktadır. İlk olarak, fiqh al-aqalliyyāt kavramının gelişiminin anlaşılması için, Alwani’nin hayatı, biyografik bir şekilde açıklanmıştır. Daha sonra, Alwani’nin geliştirdiği prensipler çerçevesinde fiqh al-aqalliyyāt terimi teorik olarak açıklanarak, onun Müslümanların azınlık statüsüne yaklaşımı netleştirilmiştir. Alwani’nin hadis kaynaklarına olan yaklaşımı ve onun fiqh al-aqalliyyāt prensibinde sünnetin konumu tanımlayıcı ve kritik kapsam analizi metotları kullanarak açıklanmıştır. Fiqh al-aqalliyyāt kavramının açıklanmasından sonra, bu teorinin uygulamadaki yansımalarını göstermek amacıyla fetvalardan örnekler verilmiştir. Alwani’nin Hz. Peygamber’in tasvirinin Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesinin duvarında sergilenmesi ve irtidad suçu için öngörülen ceza hakkındaki fetvaları metin içi analitik okuma metoduyla analiz edilmiştir. Makale, Alvani’nin fiqh al-aqalliyyāt prensibinin pratik alandaki uygulanmasını örneklerle açıklaması ve onun sünnet kaynaklarına yaklaşımındaki problemli metodolojisini analiz etmesi bakımından, akademik alana katkı sağlamayı hedeflemektedir.