According to Kalām thought, existence is divided into qadīm (eternal) and hādith (contingent being). The opposition between God, who is the qadīm, and the universe, which is created, is essential for proving the qadīm’s existence and for negating from Him the characteristics of the hādith. Due to this background, the atomist theory is critical for understanding the Kalām tradition. It was the Mutazilites who incorporated the atomist theory into Kalām and harmonized it with Kalāmic thought. In this context, it should be noted that atomism developed in Mu‘tazilite Kalām through criticisms against atomism and intra-sectarian disputes.
The Ash‘arite mutakallimūn, in opposition to the Mu‘tazilites on many issues, followed the Mu‘tazilites about the conception of the universe and adopted the atomic theory. Ashʿarite mutakallimūn did not ignore the transformation of atomism in Mu‘tazilite Kalām but they reinterpreted the theory according to their Kalām systems. Since previous studies on atomism have mainly focused on the Mu‘tazilites, this study focuses on the Ash‘arites’ understanding of substance. The reason for putting the substance at the center of the study is that it is more critical for atomic theory than accidents. Another reason for choosing substance as the subject is that accidents have already been the subject of other studies. This study differs from the present literature not only in terms of its choice of topic but also in terms of the sources it uses and the names it deals with.
This study aims to identify and classify the issues related to substance in an original manner. It begins by discussing the definition of substance in Ash‘arite Kalām, followed by examining the views of Ash‘arite mutakallimūn on features of substance such as taḥayyuz and tamakkun, indivisibility, tejānus (homogeneity), direction, shape, state at the moment of hudūth, baqā (continuance in existence), fanā (ceasing to exist), and return. The study also analyzes opinions about the relationship between substances and accidents and the composition of substances within the Ash‘arite sect. Additionally, the study includes the views of Ash‘arites on the void.
The study includes notable Ash‘arite mutakallimūn from the mutaqaddimīn period, such as Abū al-Hasan al-Ash‘arī, Abū Bakr al-Bāqillānī, Ibn Fūrak, Ishaq al-Isfarāʾīnī, al-Bāqillānī's student Abū Ja'far al-Simnānī, al-Baghdādī, Imām al-Haramayn al-Juwaynī, and his contemporary al-Mutawallī. These perspectives of these names on substance form the basis of the discussion, allowing for tracing of atomism's course in Ash‘arite Kalām and identifying of each mutakallim's role in its development.
In conclusion, this study of the understanding of substance in the Ash‘arite Kalām of the Mutaqaddimīn Period reveals that, with some exceptions, Ash‘arite mutakallimūn held similar views on the subject. However, this does not imply that atomism did not develop in Ash‘arite Kalām. On the contrary, the development of atomism among Ash‘arite mutakallimūn took the form of elaboration of views, diversification of arguments, and strengthening of weaknesses. As a result, it has become clear that the views on atomism and substance in the early Ash‘arite Kalām constitute an excellent example for determining the general structure of the sect, the intellectual relations with the opponents, and the role of the mutakallimūn in the development and history of the sect.
Kelâm düşüncesine göre varlık, kadîm ve hâdis olarak ikiye ayrılmaktadır. Kadîm olan Allah ile hâdis olan âlemin birbirine muhalefeti, hem havâdis üzerinden kadîmin varlığının ispatlanma imkânı açısından hem de havâdiste bulunan özellikleri kadîmden nefyetmek suretiyle onu tanımak için önem arz etmektedir. Atomcu teorinin, kelâm geleneğinin anlaşılmasındaki önemi de buradadır. Bir âlem tasavvuru olarak atomculuğu, kelâm ilmine Mu‘tezile dâhil etmiştir. Aynı zamanda atomcu teorinin kelâmın genel kabulleriyle uyumlu hale getirilmesi de Mu‘tezile kelâmcıları elinde olmuştur. Bunun yanı sıra Mu‘tezile kelâmında, atomculuğa yöneltilen eleştiriler ve mezhep içi ihtilâflar sayesinde atomculuğun süreç boyunca gelişim gösterdiğinin de söylenmesi gerekmektedir.
Mu‘tezile’ye birçok konuda muhalefet eden Eş‘arî kelâmcılar, âlem tasavvuru söz konusu olduğunda Mu‘tezile’yi takip etmiş ve cevher-araz teorisini benimsemişlerdir. Teorinin Mu‘tezile kelâmında geçirdiği değişim ve gelişimi bünyesine taşımakla birlikte Eş‘arîler de kendi kelâmî kabul ve yöntemlerine göre teoriyi yorumlamış, aynı zamanda da dönüştürmüşlerdir. Mevcut çalışma, daha önce atomculuk hakkında yapılan çalışmaların daha çok Mu‘tezile üzerinden yürütülmüş olması sebebiyle, Eş‘arî kelâmına hasredilmiştir. Çalışmanın merkezine, âlemin diğer bileşeni olan arazlar değil, cevherlerin yerleştirilmesinin sebebi ise arazların daha önce müstakil çalışmalara konu edilmiş olması ve araza nispetle cevherin teori açısından daha aslî olduğunun düşünülmesidir. Zira cevherlerle kâim olan arazlar, cevherlerde bulunmaksızın var olamamaktadır. Bu durum da cevherleri, âlemin temel bileşeni haline getirmektedir. Çalışmanın konusu dışında, kullandığı kaynaklar ve merkeze aldığı isimler ile de mevcut literatürden ayrıldığını söylemek gerekmektedir.
Bu çalışmada, cevherle ilişkili meselelerin tespit edilmesi ve belirlenen meselelerin özgün bir tasnifle sunulması söz konusudur. Bu minvalde ilk olarak, cevherin Eş‘arî kelâmındaki tanımı ve neliği üzerinde durulmuştur. Sonrasında Eş‘arî kelâmında cevherin en yaygın kabul gören tanımı ile ilişkili olarak tehayyüz ve temekkün kavramları ele alınmıştır. Akabinde cevherin bölünemezliği, mütecânisliği, yönleri, şekli, hudûs anındaki durumu, bekâsı, fenâsı ve iadesi gibi özellikleri hakkında Eş‘arî kelâmcıların görüşleri ortaya konmuştur. Cevherlerin arazlarla ilişkisi ve cevherlerin birleşmesinin keyfiyeti de Eş‘arî mezhebi özelinde incelenmiştir. Eş‘arîlerin cevherle ilişkili olarak ortaya çıkan ve atomculukta tartışmalı bir mesele olan boşluk konusundaki görüşlerine de çalışmada yer verilmiştir.
Zikri geçen meseleler, mütekaddim dönem Eş‘arîlerden; mezhebin kurucusu Ebü’l-Hasan el-Eş‘arî, mezhebi sistemleştirdikleri iddia edilen üçüncü kuşak temsilciler Ebû Bekr el-Bâkıllânî, İbn Fûrek ve Ebû İshâk el-İsferâyînî, Bâkıllânî’nin öğrencisi Ebû Ca‘fer es-Simnânî, İsferâyînî’nin öğrencisi Abdulkâhir el-Bağdâdî ve mütekaddim dönem Eş‘arî kelâmcılarının en önemlilerinden biri olan İmâmu’l-Haremeyn el-Cüveynî ile onun çağdaşı Abdurrahman b. Me’mûn el-Mütevellî gibi kelâmcıların eser ve görüşlerine dayanarak işlenmiştir. Cevherle ilişkili mezkûr meselelerde Eş‘arî kelâmcıların serdettiği görüşler, hem atomculuğun Eş‘arî kelâmındaki seyrini izleme imkânı sunmuş hem de her bir kelâmcının Eş‘arî atomculuğunun gelişimindeki rollerini ortaya koyma olanağı sağlamıştır.
Mütekaddim dönem Eş‘arî kelâmının cevher anlayışını ele alan bu çalışmanın nihayetinde, Eş‘arî kelâmında cevher konusunda, bazı istisnalar dışında, büyük oranda benzer görüşlerin savunulmuş olduğu da ortaya çıkmıştır. Ancak bu durumun atomcu teorinin Eş‘arî kelâmında gelişim göstermediği anlamına gelmediği iddia edilmiştir. Zira atomculuğun Eş‘arî kelâmcılar elindeki gelişiminin, mezhep müntesiplerinin birbirlerini eleştirmesinden ziyade görüşlerin detaylandırılması, delillerin çeşitlendirilmesi ve zayıf yönlerin güçlendirilmesi şeklinde olduğu görülmüştür. Ayrıca Eş‘arî kelâmcıların cevher konusunda birbirlerini eleştirdikleri görüşler de -az sayıda olmakla birlikte- söz konusudur. Sonuçta kendine has kelâmî yöntemleri, muhatapları ve düşünceleri olan mütekaddim dönem Eş‘arî kelâmı özelinde atomculuk ve cevherle ilgili görüşlerin; mezhebin genel yapısını, muhalifler ile olan fikrî ilişkileri, mezhebe mensup kelâmcıların mezhebin gelişim ve tarihindeki konumlarını tespit etmek için güzel bir örnek teşkil ettiğini söylemek mümkündür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din, Toplum ve Kültür Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 29 Haziran 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 4 Ocak 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 22 Sayı: 1 |
Hitit İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf 4.0 International License (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.