Birey olarak yeryüzüne gelmekle toplumsallaşmak zorunda olan insanoğlu, çocukluk döneminden itibaren çevrenin, etik, estetik ve moral değerlerin etkisi altındadır. Bireydeki, çevre düzenine ve değerlerine karşıt düşünce, istek ve dilekler bilinçdışında bastırılır. Bastırılmış duygu ve düşünceler bilinçdışında görsel imajlar biçiminde simgelere dönüşür. Psikanalitik kurama göre, psikiyatrik hastalıklara neden olan iç kargaşalıklarına dair en arı ipuçlarını biçimlenmemiş simgeler verir. Psikiyatrik hastalıkların bazılarında, özellikle de psikozlarda; sözlü anlatımda gerilemeler olur. Zihni düşünce ile ilgili soyutlama ve sözlü dil patolojisine özgü semptomlar ortaya çıkar. Bu durumda görsel dil, grafik dil tek etkileşim aracı haline gelebilir. Bu gerçek, psikiyatrik alanda “Sanatla Tanı ve Tedavi” yönteminin temel ilkesini ve gerekçesini oluşturur. Spontan psikopatolojik sanatın üç fonksiyonlu yöntemi psikiyatrik hastalığı olan bireylerde sanatın kullanılışını sağlar. Bilinç dışı ve bilinçaltındaki kargaşa ve çatışmaların spontan imajlarla grafik ve plastik ifadeler halinde yansımasıdır ki bu teşhisi sağlar. Psikopatolojik sanatın ikinci fonksiyonu hastalığın gelişmesini izlemektir. Bir dizi sanat ürünü hastalığın oluşumunu adım adım takip etme imkanı verir. Bazen hastalığın klinik semptomları ortaya çıkmadan patolojik değişimler sanat eserine yansıyabilir. Üçüncü fonksiyon ise tedaviyi sağlamasıdır. Çevre ile bağlarını koparmış olan birey, kendisini kaotik bir dünyada bulur. Psikopatolojik sanat yönteminin uygulandığı süre içinde hastalar sanat ürünlerini, içinde kendilerini ve davranışlarını buldukları ve seyrettikleri bir ayna saymaya başlarlar. Psikiyatri hastalarının sanat çabaları uygun bir kontrol altında yürütülmediği zaman, hastalığı iyileştirmekten ziyade hastaların çevreden kaçışlarına yardımcı bir araç özelliğini kazanırlar. Bu nedenle, sanat terapistinin, müdahaleyle sessizlik arasındaki hassas dengeyi koruyarak terapötik bir yaklaşım içersinde çok dikkatle ilerlemesi gerekir
The human being has to socialize once he is born as an individual and is under the influence of the environment, and the ethical, esthetic and moral values since his childhood. The thoughts, wants and wishes of the individual that conflict with the environmental order and values are repressed outside the consciousness. The repressed feelings and thoughts are converted into symbols in the form of visual images outside the consciousness. Unformed symbols provide the purest hint regarding the internal conflicts causing mental disorders. There is regression in verbal expression in some psychiatric disorders and especially in psychosis. Symptoms specific for the abstract thoughts and verbal language pathology appear. Visual language as graphic language may become the single way of communication in such instances. This constitutes the rationale and main principle of “Diagnosis and Treatment by Art’’ in the psychiatric field. The three-function method of spontaneous psychopathological art enables the use of art in individuals with a psychiatric disorder. This is the projection of the complexes and conflicts that are subconscious or outside consciousness with spontaneous images as graphic and plastic expressions and enables making a diagnosis. The second function of psychopathological art is to monitor the disease progress. A series of artistic work enable the step by step monitoring of the disorder’s progress. Pathological changes can be reflected in the works of art even before the clinical symptoms of the disorder appear. The third function is enabling treatment. The individual who has severed connections with the environment is in a chaotic word. During the time the psychopathological art method is used, the patients start to see the artistic work as a mirror where they find and watch themselves and their behaviors. When the artistic endeavor of patients with a mental disorder does not take place under suitable control, it becomes a tool that helps the patient escape from the environment instead of making him better. The art therapist therefore has to be very careful within the therapeutic approach and keep a delicate balance between intervention and staying quiet
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ağustos 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Sayı: 2 |