İslâmî ilimler literatürü, muazzam bir yekûnu içermektedir. Bu “muazzamlık”, sadece sayı açısından olmayıp içerdiği malumat açısından da böyledir. Bu noktada özellikle Hicrî ikinci asırda başlatılan tedvin ve tasnif faaliyetleri bütün yazım usulüne etki etmiş ve çeşitli metotlarla kaleme alınmış eserler tarihteki yerlerini almaya başlamışlardır. Zikri geçen edebiyatın birçok dalına dair önemli eserler mevcut olmakla birlikte birçok eserin günümüze ulaşmadığı da ifade edilmektedir. Bu duruma etki eden sebepler arasında müellifinin geniş bir öğrenci ağına sahip olmaması dolayısıyla rivayet silsilesinin devam edememesi, eserin sonraki bir eserin gölgesinde kalması ve kitabın istinsah edilmeye değer bulunmaması gibi nedenler sayılabilir. Tamamı günümüze ulaşmayan eserlerden biri de Kûfeli mücahit âlim Ebû İshâk el-Fezârî’nin (ö. 188/804) Kitâbü’s-siyer’idir.
İslâm fıkhının devletler hukuku hükümlerini inceleyen ilim dalına siyer denilmektedir. Hicrî ikinci asırda Kûfe ve Şâm şehirlerinde önemli eserler verilen bu alanın önde gelen isimlerinden biri Ebû İshâk el-Fezârî’dir. Kûfeli olup Bağdât, Şâm ve Mıssîse’de hayatını sürdürmüş olan Fezârî, siyer alanındaki birikimleriyle öne çıkan Süfyân es-Sevrî (ö. 161/778) ve Evzâî’den (ö. 157/774) ders almıştır. Bu derslerin sonucu hocalarından aldığı birikimi kitaplaştırmış ve Kitâbü’s-siyer’i telif etmiştir. Eserin büyük kısmının günümüze ulaşmadığı düşünülmektedir. Bununla birlikte kitabın eldeki kısmı, dönemin telif anlayışına dair önemli ipuçları sunmaktadır.
Bu makalenin konusu Ebû İshâk el-Fezârî ve onun Kitâbü’s-siyer’idir. Araştırıldığı kadarıyla hem Fezârî hem kitabı hakkında Türkçe’de ansiklopedi maddesi haricinde bir çalışma tespit edilememiştir. Ancak hem müellif hem eseri hicrî ikinci asrın telif mantığının anlaşılması için önem arz etmektedir. Buna binâen bu makalenin amacı tamamı günümüze ulaşmamış bir eserin eldeki kısmından hareketle hicrî ikinci asrın telif usulüne dair bazı çıkarımlar yapmaktır. Ayrıca Fezârî’nin hayatıyla eseri arasında nasıl bir bağlantı olduğunun tespit edilmesi de amaçlanmıştır. Çalışmanın yöntemi literatür taramasıdır. Devletler arası hukuk manasındaki siyer alanında oluşmuş olan sınırlı literatür ve ilgili diğer kaynaklar taranmış ve ilgili başlıklar altında ele alınmıştır. Bununla birlikte kaynak taraması açısından bir sınırlama yapılmamıştır. Çünkü günümüze sadece bir kısmının ulaştığı düşünülen bir kitabın diğer bölümlerine dair farklı kaynaklarda bazı bulgular tespit edilebilmektedir.
Çalışmada ulaşılan sonuçlardan bir kısmı şöyledir. Fezârî, hayatı ile eseri arasında uyum olan bir âlimdir. Süfyân es-Sevrî ve Evzâî gibi siyer alanında önemli birikim sahibi olan âlimlerden ders alan müellif, bu birikimi Kitâbü’s-siyer isimli eseriyle ortaya koymuştur. Bununla birlikte, bu hükümlerin bilinmesine en çok ihtiyaç duyulan yerlerden olan serhad şehri Mıssîse’ye gitmiş ve şehrin ahalisinin ve mücahitlerin bu hükümleri öğrenmelerine vesile olmuştur. Dolayısıyla o, hayat-ilim birlikteliğine önemli bir örnek teşkil etmiştir. Müslüman bir devletin diğer devletler ile kuracağı ilişkilerin sınırlarını ve ana hükümlerini ortaya koyan siyer ilmi, Muhammed Hamidullah’ın (1908-2002) İslâm’da Devlet İdâresi isimli eseri dışında detaylı bir araştırmaya konu olmamıştır. Bu konuda detaylı çalışmalar araştırmacıları beklemektedir. Çalışmada ulaşılan bir diğer sonuç ise günümüze ulaşmayan eserlerle ilgili kaynaklar dikkatli tarandığında aydınlatıcı bilgilere ulaşılabilmesidir. Bu durum, İslâmî ilimler edebiyatına has bir durum olsa gerektir. Zira bu edebiyata katkı sunanlar hiçbir bilgiyi kaçırmak istememişler ve ortaya konulan her ne varsa bir yönüyle aktarmaya gayret göstermişlerdir.
İslam Tarihi Siyer Devletler Hukuku Ebû İshâk el-Fezârî Kitâbü’s-siyer
There is a voluminous literature on Islamic sciences. What is meant by this ‘enormity’ is not only its quantity but also the knowledge it offers. The editing and classification activities that began particularly in the second Hijri century deeply affected the writing method, and the works written using a rich array of methods began to carve out a niche for themselves in history. While some major works on many branches of Islamic literature have reached today, a great number of others have failed to survive. This was partially because some authors did not have a wide network of students, and therefore the narration chain could not continue; some works remained in the shadow of later works, while some others were not found worthy of being copied. One of the works that has partially survived is Kitāb al-Siyar by the mujahid scholar Abū Ishāq al-Fazārī (d. 188/804) from Kufa.
The branch of Islamic jurisprudence that analyses the provisions of international law is referred to as siyar. Abū Ishāq al-Fazārī was a major name this field, in which important works were published in the cities of Kūfa and Shām in the second Hijri century. Al-Fazārī, who was from Kufa and lived in Baghdāt, Shām, and Misṣīse, took lessons from Sufyān al-Sawrī (d. 161/778) and al-Awzā’ī (d. 157/774), who stood out with their knowledge in the field of siyar. Intellectually fed by these lessons, al-Fazārī compiled the knowledge he learnt from his teachers to compose the book Kitāb al-Siyar. Apparently, most of the work has failed to survive to the present day. However, the extant parts provide important clues as to the understanding of scholarly writing during the period.
The focus of this article is Abū Isḥāq al-Fazārī and his work Kitāb al-Siyar. To the best of our knowledge, there are no studies on al-Fazārī or his book in Turkish, except for an encyclopaedia entry. However, both the author and his work are critical for understanding the writing culture in the second Hijri century. Accordingly, the purpose of the present study is to make some inferences about the writing method of the period, based on the extant parts of al-Fazārī's work. This study also aimed to determine the connection between al-Fazārī's life and his work. The method of the present study is literature review. The limited literature and other relevant sources in the field of siyar with respect to international law were reviewed and discussed under relevant headings. However, no limitation was imposed on the scope of the literature review. This is because it is possible to find some information about the missing parts of a book, which has only partially survived to the present day.
Some of the conclusions drawn from the study are as follows. Al-Fazārī was a scholar whose life and work were in harmony. Educated by major scholars in siyar, such as Sufyān al-Sawrī and al-Awzā’ī, the author shared this knowledge in his work Kitāb al-Siyar. Moreover, he travelled to the frontier city of Misṣīse, which was one of the places where the knowledge of these provisions was most needed, and he helped the inhabitants of the city and the mujahideen learn these provisions. Therefore, he became an epitome of how to unify life and science. The science of siyar, which sets the boundaries and establishes the main provisions of a Muslim state’s relations with others, has been an underresearched area, except for in the work titled İslâm’da Devlet İdâresi by Muhammad Hamidullah (1908-2002). Prospective researchers can carry out extensive studies on this topic. Another key finding from the present study is that enlightening information can be reached upon meticulously investigating potential sources related to the works that have failed to survive to the present day. This must be unique to the literature in Islamic sciences as those who contributed to this literature did not want to miss any information and endeavoured to convey whatever was put forward.
Islamic History Siyar International Law Abū Ishāq al-Fazārī Kitāb al-Siyar
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Tarihi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 29 Şubat 2024 |
Kabul Tarihi | 11 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |