Osmanlı’nın son asrında hem siyaset hem de fikir hayatı açısından bazı önemli kırılma noktaları bulunmaktadır. Tanzimat’tan sonra bu kırılmaların belki de en mühimi II. Meşrutiyet’tir. Zira II. Meşrutiyet bir taraftan kadim Osmanlı siyaset geleneğinin kalıcı bir şekilde değişmesine diğer taraftan da bu değişimden önce görece rahatlıkla ifade edilemeyen bazı fikirlerin bir serbestlik sarhoşluğuyla ölçüsüzce dile getirilmesine sebep olmuştur. Bu dile getiriş daha ziyade gazete ve dergi gibi basın yayın araçları vâsıtasıyla yapılmıştır. Nitekim bunun bir göstergesi olarak II. Meşrutiyet’ten sonra özellikle süreli yayın neşrinde olağanın dışında bir artış gözlemlenmiştir. Bununla birlikte yayımlanan mevkutelerin (süreli yayın) büyük bir kısmı bir veya birkaç sayı ancak çıkarılabilmiş ve kısa zamanda basın tarihinin malzemesi hâline gelmiştir. Bu durumun sebepleri üzerinde birtakım tespitler bulunmakla birlikte daha derinlikli araştırmaların yapılmasına da ihtiyaç bulunmaktadır.
II. Meşrutiyet’ten sonra neşir imtiyazı alınan süreli yayınların bir kısmı dinî-tasavvufî içeriklidir. Bu dönemde neşredilen dinî-tasavvufî süreli yayınların en önemlilerinden biri ise Cerîde-i Sûfiyye’dir. Cerîde-i Sûfiyye’nin ehemmiyeti hem yazar kadrosunun genişliği hem yayımlanan yazıların konu ve tür çeşitliliği hem de devrin süreli yayınlarına göre istikrarlı ve uzun ömürlü olmasından kaynaklanmaktadır. Bunun yanı sıra Osmanlı düşünce dünyasında, pek çok açıdan karmaşıklığın hâkim olması ve her türlü fikrin yüksek sesle dillendirilmesiyle nitelendirilebilecek olan II. Meşrutiyet’in düşünce iklimine dinî-tasavvufî içerikli yazılarıyla ışık tutması, derginin önemini artırmaktadır.
Bu öneminden dolayı Cerîde-i Sûfiyye, son dönemlerde birtakım araştırmalara konu olmuştur. Yazı ve yazar çeşitliliği ile kısmen uzun soluklu ve ulaşılabilir olması bu dergi hakkındaki çalışmaların fazlalığını anlaşılır hâle getirmektedir. Ancak bu araştırmaların daha ziyade parçacı bir yaklaşımla dergideki münferit yazılara veya belli konulardaki yazı dizilerine odaklandığı görülmektedir. Hâlbuki derginin yayın politikası ve hedeflerine yönelik küllî bir bakış sunan çalışmalara ihtiyaç bulunduğu açıktır. Böyle bir bakışı yakalamak için Cerîde-i Sûfiyye’yi neşreden kadronun tanınması önem arz etmektedir ve derginin misyon ve vizyonuna dair bilgilerin isabetliliğine katkısının olacağı aşikârdır. Özellikle onun ilk başyazarı ve ilk sayılarındaki yazıların büyük bir kısmının müellifi olan Mesnevîhan Ali Fuad Efendi ile ilgili bir araştırma, hem dönemin ilmî ve tasavvufî seviyesine ışık tutmak hem de derginin misyon ve vizyonunu tespit etmek açısından mühimdir. Bununla birlikte henüz onunla ilgili müstakil bir biyografik akademik çalışma bulunmamaktadır. Mevcut çalışmalar ise genellikle onun bazı yazılarına odaklanmakta, hayatı hakkında bilgi bulunmadığına işaret etmekte ve doğrusu yanlışından ayırt edilemeyecek bazı kısa bilgiler vermekle yetinmektedir.
Bu çalışma zikredilen husustaki eksikliği gidermek maksadıyla Ali Fuad Efendi’nin hayatını ve eserlerini ele almaktadır. Maarif Nezareti’nde memur olarak çalışmış bulunan Ali Fuad Efendi’nin Osmanlı Arşivi’ndeki sicil varakası ve arşivde bulunan diğer yazışmaları incelenmiş, kendi yazılarında hayatı hakkında verdiği satır arası bilgiler değerlendirilmiş ve mevcut veriler çerçevesinde tam bir biyografisi elde edilmeye çalışılmıştır. Bu çerçevede ailesi ve doğrum tarihi ile ilgili kesin bilgilere ulaşılmıştır. Bunun yanında resmî tahsil hayatı, memuriyet süreci, katıldığı ders halkalarında aldığı dersler ve hocaları tespit edilmiştir. Hocalarından birinin tavsiye ve yönlendirmesiyle dinî-tasavvufî dergi çıkarmaya karar vermiş olduğunu söylemesi, Ali Fuad Efendi’nin hayatının ve donanımının bilinmesinin Cerîde-i Sûfiyye’nin serüveninin bilinmesine katkı sağlayacağını göstermektedir. Nitekim derginin yayın politikasını ve yazılarını şekillendiren zihin dünyasının anlaşılması ve tanınmasının dergi hakkındaki çalışmaları derinleştireceği konu ile ilgili araştırmacıların teslim edeceği bir gerçektir.
Bu çalışmanın özelde tasavvufî biyografiler ve Cerîde-i Sûfiyye araştırmalarına genelde ise II. Meşrutiyet sonrası dinî-tasavvufî Osmanlı düşüncesi çalışmalarına katkıda bulunması hedeflenmektedir. Metin ve doküman analizi metotları kullanılan bu çalışmanın temel kaynakları dönemin biyografi kaynaklarının yanı sıra arşiv belgeleri ile yazarın makaleleridir.
Tasavvuf Osmanlı Düşüncesi II. Meşrûtiyet Cerîde-i Sûfiyye Mesnevîhan Ali Fuad Efendi
In the last century of the Ottoman Empire, there were some critical breaking points in both political and intellectual life. After the Tanzimat Reform Era, perhaps the most important of these breaking points was the Second Constitutional Era. On the one hand, the Second Constitutional Era led to a permanent change in the well-established Ottoman political tradition. On the other hand, it allowed some ideas that could hardly be expressed with ease earlier to be voiced insanely due to intoxication of freedom. The ideas were mostly voiced through the media such as newspapers and magazines. A clear indication of this was an extraordinary increase observed in the publication of periodicals, particularly after the Second Constitutional Era. However, most of these periodicals managed to publish only a few issues and it was not long before they became a thing of the past in the history of the press. Although some causes of their failure to continue have been identified, there is a need for more in-depth research on this issue.
Some periodicals that gained publishing privileges after the Second Constitutional Era published religious-sufistic content. A major periodical published during this period was Jarīda-i Ṣūfiyya, which was an important publication due to the richness of its writing staff, the diversity of the subjects and genres published, and its stability and longevity compared to other periodicals of the period. Furthermore, with its articles on religious-sufistic content, this periodical is also critical in that it sheds light on the intellectual atmosphere of the Second Constitutional Era, which is characterised by immense complexity in many aspects of the Ottoman intellectual world and the loud voicing of all kinds of ideas.
Being a critical publication, Jarīda-i Ṣūfiyya has understandably been the subject of various recent studies, due to the diversity of its articles and authors, along with its moderately long-lasting publication life and accessibility. However, adopting fragmentary approach, these studies mostly focused on individual articles or a series of articles on certain topics in the journal. Therefore, there is need for further studies that could offer a holistic view of the journal's editorial policies and objectives. With this aim in mind, it is important to get to know the authors who published Jarīda-i Ṣūfiyya as it is obvious that getting familiar with them could help obtain accurate information about the mission and vision of the journal. In particular, a study on Mathnawīkhān Ali Fuad Efendi, its first editor-in-chief and the author of most of the articles in its first issues, is critical as it can not only help shed light on the scholarly and Sufi level of the period but also help determine the mission and vision of the journal. However, to the best of our knowledge, there is not yet an independent biographical scholarly work on him. Existent studies focusing on only some of his writings often point out that there is no information about his life and provide only brief information that can hardly help obtain reliable data.
To fill the aforementioned gap, the present study investigated the life and works of Ali Fuad Efendi, who worked as an official in the Ministry of Education. It analysed his registry record and other correspondence in the Ottoman Archives; it evaluated the implied information he provided about his life in his own writings, and composed a full biography based on the available data. Precise information about his family and date of birth was obtained. Furthermore, the study also provided information about his formal education life, his journey of being civil servant, the courses he took in the class circles he attended and his teachers. Encouraged by the advice and guidance of one of his teachers, he decided to publish a religious-sufistic journal. This indicates that knowing the life and background of Ali Fuad Efendi could broaden our knowledge of the adventure of Jarīda-i Ṣūfiyya. Researchers will probably acknowledge that understanding and recognising the mindset that shaped the journal's editorial policy and articles could help deepen the studies about the journal.
The present study aims to contribute not only to the scholarly investigations on Sufi biographies, particularly Jarīda-i Ṣūfiyya, but also to the studies on Ottoman religious and Sufi thought after the Second Constitutional Era. The main sources of this study, which used textual and document analysis methods, were the biographical sources of the period, as well as archival documents and Ali Fuad Efendi’s articles.
Sufism Ottoman Thought Second Constitutional Era Jarīda-i Ṣūfiyya Mathnawīkhān Ali Fuad Efendi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tasavvuf |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 1 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 17 Eylül 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 52 |