Being the fundamental source of Islam, the Qurʾān is a universal book. Its principles will be applicable to all ages until the Day of Judgement. The Qurʾān was revealed to guide humanity out of darkness, thereby making them happy in both worlds. Whoever understands and interprets the Qurʾān accurately and practices it in their lives will be among the blissful in both worlds.
The Qurʾān is not only a miracle book due to its wording that establishes meanings, but it is also unique due to the universal messages it delivers. The purpose of the efforts to investigate linguistic elements such as the structure and syntactic arrangement of words and the phonetic properties of sounds and to reveal their connection with the meaning is to reveal the miraculous aspect of the Qurʾān.
The verses of the Qurʾān are composed of sentences, while sentences are composed of words, and words are composed of letters. In a sense, the miracle of Kalāmullāh expresses the balance and harmony among all its parts. Besides the selection of sounds and words in the composition of the verses, the internal melody and phonetic rhythm formed by the arrangement of the words (naẓm) significantly contribute to the messages conveyed.
The phonetic make-up of the Qurʾān is organised in line with the subject and message. That is, plosive sounds are used in verses containing expressions of fear, violence, threat, warning, greatness and other similar themes, while softer sounds are preferred in verses conveying such messages as mercy, compassion and grace. This is because sounds that fit an intended message increase the effect of that message. For example, while back vowels are usually used for conveying meanings such as greatness, strength, power and so forth, front vowels reflect more delicate and sensitive meanings. Words with interdental sounds usually contain soft, gentle meanings, and fricative sounds (e.g., س/S, ز/z) reinforce meanings such as whispering and rustling. Therefore, there is apparently a direct connection between sounds and meanings.
In the present study, previous studies were reviewed and analysed with a focus on sound-meaning relationship. Scientific sources directly or indirectly related to this field were examined. Information and examples that could shed light on the subject were identified using scientific studies on the contribution of sound to meaning, along with the literature on the iʿjāz and naẓm of the Qurʾān and tafsīr. The resulting information was interpreted to contribute to the knowledge of the field.
The main purpose of the study is to contribute to the existing literature by examining the impacts of Qurʾanic sounds on meaning in specific examples. To this end, major works of classical and contemporary scholars on the verbal iʿjāz of the Qur'ān were included. Especially conclusions drawn by Muslim philologists were examined following a chronological order, and it was concluded that Ibn Jinnī was an eminent scholar in this field. During the analysis, the literary and idiomatic meanings of adjectives were listed to offer preliminary information about the contexts in which the Qurʾanic letters and their corresponding phonemes are used. The subject was examined under categorical headings by using sample verses that could draw attention to the issue. The findings obtained in the study helped draw the following conclusions:
- Since the earliest periods, scholars, especially lexicographers, have conducted studies focusing on the phonetic features of the Arabic language. These studies were first conducted by Khalīl bin Aḥmād (d. 175/791) and were further advanced by his student Abū Bishr al-Sībawayhi (d. 180/796). It was ʿUthmān b. Jinnī (d. 392/1002), who elaborated on such issues through examples. In recent history, the demand for this topic has gradually increased, leading to an increase in the number of scientific studies.
- To better comprehend the sound-meaning correspondence, an adequate knowledge of adjectives and articulatory phonetics is needed.
- The Qurʾān is not only a miraculous book with its sounds in its words and sentences, but it is also unique due to the infinite number of possible meanings it contains.
- The primary purpose of the present study was to raise an awareness of how the sound-meaning connection in the Qurʾanic naẓm plays a role while making sense of the divine message.
İslam’ın temel kaynağı olan Kur’ân evrenseldir. Onun prensipleri, kıyamete kadar tüm zamanlara şamildir. Beşeriyeti karanlıktan çıkarıp her iki dünyada da mutluluğa eriştirmek için indirilmiştir. İnsanoğlu, Kur'ân’ı doğru anlayıp yorumladığı ve hayatına uyguladığı müddetçe her iki dünyada da kazananlardan olacaktır.
Kur'ân-ı Kerîm, içerdiği evrensel mesajlarıyla eşsiz olduğu gibi anlamları tesis eden lafızlarıyla da mucize bir kitaptır. Kelimelerin yapısı, dizilişi, harflerin fonetik özellikleri gibi lafzî unsurların araştırılma konusu yapılıp mana ile irtibatını ortaya koymaya yönelik çabalar Kur'ân’ın mucizevi yönünü ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Kur'ân âyetleri cümlelerden, cümleler kelimelerden, kelimeler ise harflerden meydana gelmiştir. Kelâmullahın mucize oluşu, bir yönüyle bütün cüziyyatı arasındaki ahenk ve uyumu ifade eder. Âyetlerin kurgusunda harf ve kelime seçimine ilaveten lafızların diziminden (nazm) oluşan iç musiki ve fonetik ritim, verilen mesajlara önemli katkılar sağlamıştır.
Kur’ân'ın fonetik yapısı, anlatılan konuya ve mesaja uygun bir şekilde düzenlenmiştir. Şöyle ki korku, şiddet tehdit, uyarı, azamet ve benzeri içerikli anlatımların bulunduğu âyetlerde daha sert sesler kullanılırken; merhamet, şefkat, rahmet gibi anlamları içeren âyetlerde daha yumuşak olanlar tercih edilmiştir. Zira ortamlara uygun sesler mesajın etkisini artırır. Örneğin, kalın sesli harfler genellikle azamet, kuvvet, güç vb. anlamlara işaret ederken; ince sesli harfler daha narin, hassas anlamları yansıtır. Peltek harflerin yer aldığı kelimeler genellikle yumuşak, nazik anlamlar içerir. س/S, ز/z vb. safîr sesleri fısıltı, hışırtı gibi anlamları pekiştirir. Dolayısıyla sesler ile manalar arasında doğrudan bir irtibatın bulunduğunu söyleyebiliriz.
Makalede lafız-anlam ilişkisi çerçevesinde daha önce yapılmış çalışmalar taranarak tahlil/analiz edilmiştir. Bu sahayla doğrudan ya da dolaylı ilgisi bulunan bilimsel kaynaklar gözden geçirilmiştir. Sesin anlama katkısını konu edinen bilimsel çalışmalardan, Kur’ân’ın i’câz ve nazmına ait literatürden ve tefsirlerden faydalanılarak konuya ışık tutacak bilgiler ve örnekler tesbit edilmiştir. Oluşturulan bilgi havuzu yorumlanarak alana yeni bir halka ekleme çabası güdülmüştür.
Çalışmanın temel amacı, Kur’ân seslerinin anlam üzerindeki etkilerini örnekler üzerinden incelemek ve mevcut literatüre katkı sağlamaktır. Bunun için öncelikle klasik ve çağdaş dönem âlimlerin Kur'ân’ın lafzî i‘câzına yönelik önemli çalışmalarına yer verilmiştir. Kronolojik sıraya göre özellikle Müslüman filologların tespitleri incelenmiş sonuç itibariyle ibn Cinnî’nin bu alanda zirve yaptığı görülmüştür. Akabinde Kur’ân harflerinin fonemlerine göre hangi bağlamlarda kullanıldıklarına dair ön bilgi oluşturma amacı ile sıfatlar sözlük ve ıstılah olarak özetlenmiştir. Kategorik başlıklar altında mevzuya dikkat çekecek örnek âyetler üzerinden konu işlenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın nihayetinde ulaşılan bulgu ve tespitler bizleri şu sonuçlara ulaştırmıştır:
• İlk dönemlerden itibaren özellikle lügat âlimleri Arap dilinin ses özelliklerini merkeze alan çalışmalar yapmışlardır. Bu çalışmalar müstakil olarak, Halîl bin Ahmed (ö. 175/791) tarafından başlatılmış, öğrencisi Ebû Bişr Sîbeveyhi (ö.180/796) tarafından geliştirilmiştir. Osmân b. Cinnî (ö. 392/1002), ise bu çalışmayı örnekler üzerinden detaylandırarak olgunlaştırmıştır. Yakın tarihte alana yönelik rağbet giderek artmış buna paralel olarak da ilmi çalışmalar çoğalmıştır.
• Ses-anlam yansımasını daha iyi idrak edebilmek için harflerin mahreç ve sıfat bilgisine ihtiyaç duyulmaktadır.
• Kur'ân-ı Kerîm, içinde barındırdığı sonsuz anlamlarla eşsiz olduğu gibi lafız ve cümlelerindeki sesleriyle de mucizevî bir kitaptır.
• Kur’ân nazmındaki ses-anlam bağının ilahi mesajın anlamlandırılması sürecinde nasıl bir rol oynadığına dair bakış açısı oluşturmak temel hedeflerimiz arasında yer almaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tefsir |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 29 Ağustos 2024 |
Kabul Tarihi | 15 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 52 |