İnsanlık
tarihine bakıldığında ilk insandan günümüze kadar farklı sebeplerle sürgünler
yaşanmış, sürgüne yüklenen anlamlar da kişilerin bakış açısına göre
farklılıklar göstermiştir. Siyasî, sosyal, ahlâkî vb. sebeplerin yanı sıra
dinî-tasavvufî ve varoluşçu felsefeler göz önünde bulundurulduğunda insanın
dünyaya gönderilişini ve burada yaşadıklarını da sürgün kavramı etrafında
düşünmek mümkündür. Bir şeyi uzaklaştırma anlamını taşıyan sürgün, genel
anlamıyla insanları, ait oldukları yerden uzaklaştırma ve başka bir yerde
zorunlu yaşamaya mecbur bırakmadır. Bir başka ifadeyle söylersek bir kimsenin
yerleştiği beldeden başka bir yerde oturmaya zorlanmasıdır. Bilindiği gibi,
edebî eserlerde çok işlenen temalardan birisi sürgündür. Dünya edebiyatı ve
romanında olduğu gibi Türk edebiyatında da bu konu önemli bir yer tutmaktadır.
Sürgünün bir de mekân olarak insan üzerinde bıraktığı etkiler vardır. Biz
insanlar, belli bir mekândan başka bir mekâna nakledilirken önce direniriz.
Gitmemek için bazı yollara başvururuz. Bizleri sevk edenlere kızıp kin duyarız.
Ancak istemeden gittiğimiz mekânda, üzerine ayak bastığımız toprak ana bizi
bağrına basıp kucakladığında ve orada yaşayan
insanlar da iyi muamele ettiklerinde işler
değişir. Onun için bu âlemde sürgün edilen bazı insanlar, sonradan memnun
olmuşlar ve bu anlamda daha önce bulundukları mekâna dönmek istememişlerdir.
İşte bu bildirimizde bütün bu konuları irdelemeye çalışacağız.
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALESİ |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 7 |
ULAKBİM-DERGİPARK Bünyesinde Faaliyet Gösteren HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)
Türk Dili ve Edebiyatı Alanında Yayımlanan Uluslararası Hakemli Bir Dergidir.