Divan şiiri çerçevesinde genellikle aşkın mecazî ve ilahî olmak üzere iki türü olduğu kabul edilir. Mecazî (beşerî) aşk malum olduğu üzere bir insanın bir başka insana duyduğu aşktır. İlâhî (hakîkî) aşk ise Allah’a sevgiyle bağlanarak kalben O’na ulaşmaktır. İlâhî aşka bazen “manevî aşk” da denmiş olup onun mecazî aşkın karşıtı olan aşk türü olduğu söylenmiştir. Bu makalede, birbiriyle iç içe geçmiş olan bu kavramlardan ilâhî aşk ve manevî aşkın birbirinin aynısı değil, birbirine yakın duran ama birbirlerinden ayrılan iki aşk olduğunu söylemeye çalışacağız. Buna göre manevî aşk, daha çok dinî duygularla ve dinî bir konuma sahip olan Allah, Hz. Muhammed, Kâbe, kutsal topraklar, din büyükleri vb. varlıklara karşı duyulan derin sevgi ve bağlılıktır. Hem sultan hem de mutasavvıf bir şahsiyet olan Adlî’nin (II. Bayezid) bir gazeli örneğiyle inceleyeceğimiz bu konunun klasik edebiyatımızdaki aşk kavramına ayırt edici yeni bir özellik getireceğini düşünmekteyiz.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALESİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 13 [GÜZ 2020] |
ULAKBİM-DERGİPARK Bünyesinde Faaliyet Gösteren HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)
Türk Dili ve Edebiyatı Alanında Yayımlanan Uluslararası Hakemli Bir Dergidir.