The scholars discussed
whether it is the general meaning of the word or the reason for understanding
the verses that came down to an event or question. While most methodologists
and interpreters consider the general meaning of the word, some scholars
understand the verses according to the occasion of the revelation. In fact, the
difference between the scholars who accept these visions is not that the
meanings and judgments are limited to the first interlocutors, but rather the
way in which the judgment is transmitted to the indirect interlocutors. Those
who understand the verses according to the occasion of the revelation reach the
meanings by syllogism while others reach it by general meaning of the words. This study deals with the possibility of
deducing the meaning or judgment from the verses in the absence of a narration
which has been done by those who understand the verses according to the reason
of revelation. The study firstly will determine the context of the discussions
that are conducted within the framework of the general word and the specific
reasons, and then the question to whom the verses with the occasion of
revelation were talking to will be answered in terms of the relationship
between the speech and the interlocutor in the methodology of fiqh. In the article, it will be determined that
the occasions of the revelation show diversity and contribute to the
understanding of verses at different levels. As a result, it will be determined
that they are arguments that contribute to the understanding of the verses.
Bir olay veya soru üzerine inen âyetlerin anlaşılmasında
lafızların umûm manalarının mı yoksa sebeb-i nüzulün mü belirleyici olduğu
konusu âlimler tarafından tartışılmıştır. Usûlcülerin ve tefsircilerin çoğu
ayetlerin manalarını tespit ederken lafızların umûm manasını muteber kabul
etmişler; bazı âlimler ise bu manaları sebeb-i nüzul rivayetleri çerçevesinde
belirlemişlerdir. Esasında bu iki görüşü benimseyen âlimler arasındaki ihtilaf,
manaların ve hükümlerin ilk muhataplarla sınırlı olup olmadığında değil, hükmün
dolaylı muhataplara geçişindeki yöntem farklılığındadır. Lafızların umumunu
dikkate alanlara göre dolaylı muhataplar lafızların kapsamına başlangıçta
dahildir. Âyetleri sebeb-i nüzul çerçevesinde anlayanlar ise dolaylı muhatap ve
manalara kıyas gibi yöntemlerle geçiş yapmaktadırlar. Bu çalışma, âyeti sebeb-i
nüzul etrafında anlayanların sebeb-i nüzul rivâyetinden yoksun olmaları
durumunda âyetten mana/hüküm çıkarabilme imkânını sorun edinmektedir. Çalışmada
öncelikle lafzın umûmîliği-sebebin husûsîliği çerçevesinde yapılan
tartışmaların bağlamı analiz edilecek; daha sonra sebeb-i nüzulü bulanan
âyetlerin kime hitap ettiği sorusu, usûlde ele alınan hitap-muhatap ilişkisi
etrafında cevaplanacaktır. Makalede, ayetlerin anlamlarını tahsis ettikleri
iddia edilen sebeb-i nüzul rivayetlerinin çeşitlilik arz ettikleri ve ayetlerin
anlaşılmasına farklı seviyelerde katkı sundukları tespit edilecektir. Neticede,
sebeb-i nüzul rivayetlerinin -ayetlerin anlamlarını belirleyen değil-
ayetlerinin anlaşılmasına katkı sunan argümanlar oldukları
temellendirilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 17 Sayı: 34 |
Hitit Üniversitesi Kuzey Kampüsü Çevre Yolu Bulvarı 19030 - ÇORUM-TÜRKİYE
00 (90) 364 219 1100 - ilafdergi@hitit.edu.tr