Ortadoğu, 19 Mayıs 1916’da
Büyük Britanya ve Fransa tarından hazırlanan Sykes Picot Anlaşması ile bölünen
Osmanlı İmparatorluğu üzerinden yeniden şekillenmiştir. Araplar,
imparatorluktan sonra mutlak özgürlüğü beklerken, tarih ne yazık ki bu
beklentinin yalnızca Bin Bir Gece Masallarında yer almış bir öykü olduğunu
göstermiştir. Bu anlaşma bir bölgeyi silmiş; bunu diğer bir başkasının yerine
koymuş ve bu süreçten itibaren Ortadoğu, Arap Baharı olarak adlandırılan döneme
kadar totaliter rejimlerce yönetilmiştir. Arap Baharı ayaklanmaları bölgedeki
çoğu totaliter rejimi ve kurumları derinden sarsmıştır. Zira toplamda 18 ülke
bu ayaklanmalardan etkilenmiştir; Cezayir, Bahreyn, Mısır, İran, İsrail ve
Filistin Bölgeleri, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Libya, Fas, Umman, Katar, Suudi
Arabistan, Suriye, Tunus, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve Yemen. Bahreyn,
Mısır, Suriye, Libya, Tunus ve Yemen gibi ülkeler bu ayaklanmalardan ağır bir
şekilde etkilenirken, Birleşik Arap Emirlikleri ve İran gibi ülkeler daha az
hasar ile bu süreci atlatmışlardır. Yine de Arap Baharı kitlesel dönüşüm
anlamında, Sykes Picot’dan sonra Arap coğrafyasında meydana gelen en büyük
ikinci olaydır. Sykes Picot’un aksine Arap Baharı dış müdahaleden bulunulmadan
halk tabanlı başlatılmıştır. Daha önceden de belirtildiği gibi Sykes Picot,
Arap bağımsızlığının aksine atılan bir adımdır; benzer şekilde, Arap Baharı’nın
hali hazır sonuçları göz önüne alındığında; ne Mısır’da Muhammed Mursi ve
Müslüman Kardeşlere karşı yapılan anti demokratik hareketler, ne de Suriye’deki
mevcut iç savaş Arap Baharının geleceği için olumlu gelişmeler olarak
durmamaktadır. Bu makale, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurulmasından itibaren
bölge ve Arap devletleri ile oluşturduğu algıyı ve gelişmeleri açıklamaktadır.
Bu noktada, Atatürk döneminden Arap Baharı dönemine kadar meydana gelen önemli
gelişmeler incelenecektir. Arap Ortadoğu’su ve Türkiye arasındaki ilişkilerin
tarihsel arka planı verildikten sonra makalede, Arap Baharından ağır bir
şekilde etkilenen devletlere değinilerek, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik insani
diplomasisi açıklanacaktır.
Türk Dış Politikası İnsanı Diplomasi Arap Baharı Suriye İç Savaşı
The
Middle East was remolded when the Ottoman Empire was divided through the Sykes
Picot Agreement, prepared by Great Britain and France on 19 May, 1916. While
the Arabs had expected to gain absolute freedom and from the empire, history
unfortunately has shown that this was merely a tale well suited to the Arabian
Nights. That agreement erased one region, replacing it with another; and the
Middle East has primarily been ruled since then under totalitarian regimes, at
least until the so-called Arab Spring. The Arab Spring uprisings shook most of
the region’s totalitarian regimes to their foundations, with very few left untouched.
A total of 18 countries were eventually affected: Algeria, Bahrain, Egypt,
Iran, Israel and the Palestinian Territories, Jordan, Kuwait, Lebanon, Libya,
Morocco, Oman, Qatar, Saudi Arabia, Syria, Tunisia, Turkey, the United Arab
Emirates (UAE) and Yemen. While some, like Bahrain, Egypt, Syria, Libya,
Tunisia and Yemen were heavily shaken; some are emerged with little damage,
like the UAE and Iran. Nevertheless, surely the Arab Spring is the second
biggest event in the Arabian geography since the Sykes Picot agreement. In
contrast to Sykes Picot, the Arab Spring was started by the people not by
foreign intervention. As mentioned before, Sykes Picot was a backwards step for
Arab independence; similarly, neither the current anti-democratic events against
Mohamed Morsi and the Muslim Brotherhood in Egypt, nor Syria’s current civil
war situation are very promising for the future of the Arab Spring.
This
paper explains developments in Turkey’s perceptions of the region and Arabic
states since the foundation of the Turkish Republic. To do this, it reviews key
events from the Atatürk Era to the Arab Spring. After outlining the historical
background of relations between Turkey and the Arabian Middle East, the article
discusses the Arab Spring in relation to the heavily affected states. Finally,
through this review, Turkey’s humanitarian diplomacy towards Syria will be
examined.
Turkish Foreign Policy Humanitarian Diplomacy Arab Spring Syrian Civil War
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 17 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 10 Sayı: 2 |