19.yy sonlarında keşfedilen neonu,
20.yy başlarında Fransız kimyager ve fizikçi Georges Claude neon tüpleri olarak
geliştirir. Başlangıçta reklam ya da tabela olarak kullanım alanına sahip olan
neon ışıkları –günümüzde hâlâ bu
işlevini de sürdüren- 1930’larda László Moholy-Nagy’ nin dikkatini çeker ve
sanatçı, fotoğraflarında neon ışıklarına yer verir. Böylelikle ışığın renk ile
yarattığı soyut titreşimi ile neon ışıkları, iki boyutlu yüzey üzerine aktarımı
ile sanat alanına girer. Daha sonraları mekânın belli bir bölümünü ya da
tamamını; yazı, renk veya sadece biçimi ile ele geçirir. Bazen bir resme,
fotoğrafa, heykele, objeye ya da mekânın genel formuna eşlik eder. Ya da bir
heykelin dış çizgilerini oluşturur ve ona boyut kazandırır. Bazen ise renk ve
ışıkla yazılan metin, konuşma ve yazma edinimini başlatır, görme edinimini
başka bir boyuta taşır. Bir mekânın duvarı, tavanı, zemininde ya da dışında,
görüntünün yerine geçer ve izleyicinin onu hayal etmesine olanak sağlar. Bu fosforlu
ışık, izleyiciyi etkisi altına alır. Parlaklığı çekicidir, cezbedicidir. Betimsel tarama modelli olan bu
araştırmada; neon ışıkları ile çalışan bazı sanatçıların yapıtlarına yer
verilmiştir. Bu yapıtlar aracılığıyla: “Neon ışıkları bir yapıtın içeriğine
nasıl katkı sağlar? Neon ışıkları ile form oluşturulabilir mi? Neon ışıkları
bir yapıtın sadece malzemesi midir? Neon ışıkları sanatta nasıl kullanılır?”
sorularına cevap aranmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 11 Sayı: 3 |