Edebî ürünler toplumsal yaşamın aynası konumundadır. Özellikle geçmişi yüzlerce yıl öncesine dayanan ve toplumun ortak değerlerinin yansıtıcısı olan masallar, kültürel yaşamı aksettirme bakımından zengin malzemelere sahiptir. Sözlü geleneğin ürünü olan ve efsane, destan, halk hikâyesi vb. türlere nazaran oldukça yaygın olan bu türe kültürel kodların yerleştirilmesi son derece doğaldır. Masalların sosyo-kültürel açıdan okunması, değerlendirilmesi ve anlamlandırılması bu açıdan önemlidir.
Türk toplumunda erkek; yöneten, ocağı devam ettiren, ekonomik hayatta baş aktör gibi görünse de Türk masallarını incelediğimizde görünenin arkasında yönlendirici, yol gösterici ve orijinal fikirlerin kaynağı olarak Türk kadını görülmektedir. Erkek anlatıcılara has türlerde (destan, halk hikâyesi, fıkra gibi) erkek kahramanın/tipinin ön plana çıkarılması, türlerin özelliklerine göre erkeklerin etken konumda olmaları son derece doğaldır. Fakat bu türlerde kadının aşağılanması, yok sayılması, küçümsenmesi söz konusu değildir. Sadece orantısal olarak Türk kadınına fazla yer verilmediği görülür. Oysa “masal anası” adı da verilen kadın anlatıcılarla özdeşleşen masallarda, kadının etken rol oynaması, aslında gerçek yaşamda etkin olan kadının kendini gösterme çabası olarak görülmelidir. Masal anası, pozitif ayrımcılık yaparak kadını gerçek değerinde göstermeye çalışmaktadır. Türk kadını masallarda sabrın timsali olarak nitelendirilse de siyasal, ekonomik ve dini hayatta; kültür hayatında doğrudan veya dolaylı olarak yerini alır. O, ortaya koyduğu özgün fikirleri ve girişimciliği, takdir edilecek cesareti sayesinde olumsuz durumları bertaraf etmektedir.
Çalışmamızda masallardan hareketle Türk kadınının toplumdaki konumunu belirtmeye ve bu bağlamda onun tipolojik özelliklerini tespit etmeye çalışacağız.
Anahtar Kelimeler: Yaratıcılık, Türk kadını, sözlü gelenek, masal.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 9 Sayı: 1 |