Araştırma Makalesi
BibTex RIS Kaynak Göster

İmam Şâfiî’nin Ehl-i Kelâm ve Mâlikîlere Karşı Hadis Savunusu

Yıl 2008, Cilt: 6 Sayı: 1, 111 - 133, 30.06.2008

Öz

mam Şâfiî’nin hadislere fazla güvenmeyen Ehl-i kelâm’a karşı onları müdafaa ettiği

yaygın olarak bilinen bir husustur. Hicri II. asrın ikinci yarısında Irak ve Mısır’da kaleme aldığı

kitaplarında Ehl-i kelâm’a karşı sünnet ve hadis savunusu yaptığı, Hanefî ve Mâlikîlerin

fıkıh anlayışlarını ise yeniden gözden geçirip sistematize ettiği farz edilir. Hâlbuki gerek Hanefîlere

gerekse Mâlikîlere karşı yazdığı eserlerinde onlara karşı da hadis müdafaasına giriştiğini

görmekteyiz. Hatta kendisinden önce birer ekol hâline gelmiş bu iki köklü mezhebe yönelttiği

tenkitler sünnet ve hadis meselelerinde onlardan esaslı bir şekilde ayrıldığını ortaya

koymaktadır. Bu sebeple biz bu makalemizde Şâfiî’nin hadis mevzuunda asıl muhâliflerinin

kim olduğunu tespit etmek üzere onun Ehl-i kelâm ve Mâlikîlere yönelttiği eleştirileri inceleme

gereği hissettik

Kaynakça

  • Hadis Tetkikleri Dergisi, (HTD), VI/1, 2008.
Yıl 2008, Cilt: 6 Sayı: 1, 111 - 133, 30.06.2008

Öz

Kaynakça

  • Hadis Tetkikleri Dergisi, (HTD), VI/1, 2008.
Toplam 1 adet kaynakça vardır.

Ayrıntılar

Birincil Dil Türkçe
Bölüm Makaleler
Yazarlar

İshak Emin Aktepe Bu kişi benim

Yayımlanma Tarihi 30 Haziran 2008
Yayımlandığı Sayı Yıl 2008 Cilt: 6 Sayı: 1

Kaynak Göster

APA Aktepe, İ. E. (2008). İmam Şâfiî’nin Ehl-i Kelâm ve Mâlikîlere Karşı Hadis Savunusu. Hadis Tetkikleri Dergisi, 6(1), 111-133.
AMA Aktepe İE. İmam Şâfiî’nin Ehl-i Kelâm ve Mâlikîlere Karşı Hadis Savunusu. HTD. Haziran 2008;6(1):111-133.
Chicago Aktepe, İshak Emin. “İmam Şâfiî’nin Ehl-I Kelâm Ve Mâlikîlere Karşı Hadis Savunusu”. Hadis Tetkikleri Dergisi 6, sy. 1 (Haziran 2008): 111-33.
EndNote Aktepe İE (01 Haziran 2008) İmam Şâfiî’nin Ehl-i Kelâm ve Mâlikîlere Karşı Hadis Savunusu. Hadis Tetkikleri Dergisi 6 1 111–133.
IEEE İ. E. Aktepe, “İmam Şâfiî’nin Ehl-i Kelâm ve Mâlikîlere Karşı Hadis Savunusu”, HTD, c. 6, sy. 1, ss. 111–133, 2008.
ISNAD Aktepe, İshak Emin. “İmam Şâfiî’nin Ehl-I Kelâm Ve Mâlikîlere Karşı Hadis Savunusu”. Hadis Tetkikleri Dergisi 6/1 (Haziran 2008), 111-133.
JAMA Aktepe İE. İmam Şâfiî’nin Ehl-i Kelâm ve Mâlikîlere Karşı Hadis Savunusu. HTD. 2008;6:111–133.
MLA Aktepe, İshak Emin. “İmam Şâfiî’nin Ehl-I Kelâm Ve Mâlikîlere Karşı Hadis Savunusu”. Hadis Tetkikleri Dergisi, c. 6, sy. 1, 2008, ss. 111-33.
Vancouver Aktepe İE. İmam Şâfiî’nin Ehl-i Kelâm ve Mâlikîlere Karşı Hadis Savunusu. HTD. 2008;6(1):111-33.

İlim Tasavvurumuz Üzerine…

İslâm ilim geleneği, ihtiva ve temsil ettiği zâhirî, aklî, felsefî ve irfânî zenginliği ile küllî bir gerçekliği yansıtmaktadır. Söz konusu zenginlik alanlarının her birisi meşrûiyyetini, kendi usûlü dairesinde hakikat arayışı süreci içerisinde bulunuşuyla temellendirmektedir. Başlı başlarına müstakil birer ilim dalı olmaları ve bunun neticesinde tarifi, gayesi ve mesâili itibariyle sınırları belirgin olsa da, ortak bir tasavvura aracılık etmeleri dolayısıyla kaçınılmaz biçimde, bünyesinde sair ilimlerle kendi zaviyelerinden müştereklikler barındırır. Ne var ki, kendine has mesâildeki farklılaşmalar, bütünün temsil ettiği küllî tasavvurun varlığına engel değildir.
Geçmişte ve günümüzde, geleneğin bu yönü gözden kaçırıldığında, ilimler arası irtibat, sözü edilen müştereklikler üzerinden değil, ayrışmalardan hareketle kurulmaya çalışılmıştır. Esasen İslâm ilim geleneğini, ilimler arası iç çekişmelerin ve tartışmaların odağı olarak görmek böyle bir yaklaşım neticesinde ortaya çıkmıştır. Kadîm ilim geleneğimizi fikrî karışıklığın odağı olarak görme zafiyetini sadece şarkiyat geleneğinin bir refleksi imiş gibi kabul etmek kolaycı bir yaklaşımdır. Şarkiyat geleneği ‘ötekinin duruşunu’ temsil ettiği için dikkate alınması ve zafiyetlerine odaklanılması gereken, ‘öteki’lerin dışında kalanlar, yani ‘biz’ olmalıyız.
İlim ehli taifeyi teşkil eden bizlerin bu süreçte yapması gereken, dışardan ve çatışma odaklı yaklaşımı bir yana bırakıp; kendilerini İslâm tasavvurunu zayıflatmaya adamış kişilerin yöntemlerinin üst dilini keşfederek, benzer hatalara düşmekten kurtulmak, muhtelif ilimleri aynı müştereklikte cem eden kadîm geleneğimizin üst tasavvuruna odaklanmaktır.
İslâm toplumu olarak, fikrî hamlemizi gerçekleştirmemiz, körü körüne taklîdi bir yana bırakıp, bize ait değerler manzumemizi keşfetmemize bağlıdır. Modern çağın bilgi üzerindeki bizi kuşatan tahakkümü ve kendi değerlerini bize taşıyan imkânlarını ‘mihengimize’ vurmadan özümseme, bizi sürekli olarak kimliğimizden uzaklaştırmaktadır. Günümüzde öğrendiğimiz en önemli esas, ‘bilginin/ma‘lûmâtın’ kutsallığı iddiasıdır. Oysa her dönemde, mukaddes olan hakikat ve ma‘rifettir. Bir başka ifade ile varlığımız meşrûiyyetini bilgi peşinde koşmamızdan değil, hakikat yolcusu olmamızdan almalıdır.
Doğru yanlış her türlü bilginin kutsanması sebebiyledir ki, arama motorları ve sosyal medya plâtformaları üzerinden paylaşılan veriler, tıpkı, geçmişte ilimler ve ilim ehli arasında sadece ma‘lûmâta odaklanıldığında, ilimler arasındaki müşterek zeminin fark edilememesi ve İslâm tarihinin çatışmalar tarihi şeklinde algılanması gibi, bir ölçüye vurulmaksızın yaygınlığı nisbetinde doğru ve tayin edici bir konum ihrâz etmiştir. Bizler geçmişin ve günümüzün tecrübesinden istifade ederek, tekrar aynı hataya düşmediğimizden emin olmalıyız.
Şu halde, ilim ehline düşen, öncelikle ilimlerin usûlleri ve telif tarzlarının müşterekliğini temin eden ‘üst dilini’; bir başka ifade ile ‘küllî tasavvurunu’ keşfe yönelik gayretlerini arttırmaktır. İlmin bugünkü temsilcilerinin, İlâhî hakîkati zâhirî, aklî, rûhî, kalbî, irfânî plânda idrak için ömür tüketen geçmiş âlim, hakîm ve ârifler ile eserler üzerinden bağ kurmak suretiyle, onların arayış tecrübelerinden istifade etmeleri, ilimleri kuşatan küllî tasavvurun idrâkini mümkün kılacaktır. Bizi küllî tasavvura ulaştıracak olan vasıta, bazen dilin sunduğu imkânlar, bazen akıl, mantık ve felsefenin hâsıl ettiği kazanımlar, bazen de kalbin ve irfânî geleneğin ulaştığı hakikatler olabilecektir.
Bütün bu hususların arayışı içerisinde olan, Hadis Tetkikleri Dergisi (HTD) aracılığı ile de, bize ait duruşa ve müşterek tasavvuru keşfin zaruretine dikkat çekmeyi kaçınılmaz görüyoruz. Bir başka ifade ile, tedbirimizi alıp, tedârikimizi ikmâl ederek seyrimize devam etmenin mutlak ihtiyacımız olduğunu fark ederek, ‘cihet-i vahdemizi’ yeniden hatırlamalı, uydu olmaktan, ezilmişlikten kurtulmalı, kendimize ait usûl, ulemâ ve kitâbiyâta dönmeli, ilmî düşünüşümüzü yeniden ‘âlî tasavvurumuza’ uygun hâle getirmeliyiz.
Kırk ikinci sayımızla, akademik dergicilikte kemâle erdiğimizin göstergesi olarak, kesintisiz yayın hayatını sürdürerek, geride bıraktığımız ilk yirmi yılın ardından, Hadis Tetkikleri Dergisi’nin bu nüshasında; hadis ilimlerinin muhtelif alanlarında ilginizi çekecek tetkiklere yer verdik. İslâm coğrafyasının uzak diyarlarının tasavvurlarını bize sunan makaleler, eser tetkikleri, bilimsel etkinlik ve kitap tanıtımları bu sayımızda sizlerin ilgisine arz ettiğimiz içeriğimizdir.
Destekleriniz sayesinde muhteviyâtı daha da zenginleşecek olan Hadis Tetkikleri Dergisi (HTD) işaret edilen hususlarda bize iletilen her türlü talebe açık olup, bütün imkânlarını kullanarak arzu edilen hususlarda yazarlarımızın yanında olmaya çalışacaktır.
Geride bıraktığımız yirmi yıl ve kırk iki sayı boyunca Hadis Tetkikleri Dergisi’ne (HTD) destek olan, sahip çıkan, bizleri cesaretlendiren, yazılarıyla bizi onurlandıran hayatta olan ve ahirete irtihal eden bütün hoca ve kardeşlerimize şükranlarımızı sunarken, bundan sonra da HTD’nin imkânlarının, araştırmacılarımızın hizmetinde olduğunu te’yîden ifade istiyoruz. Gelecek sayılarımızda görüşmek dileğiyle...
Saygılarımızla...

İbrahim HATİBOĞLU