Bir bütünlük olarak algılanan ulus-devletler genellikle faklı etnik grupların oluşturduğu bir denge haline karşılık gelmektedir. Kültürel, dini ya da milliyet içerikli olarak farklılık gösterebilen alt gruplar, baskın bir etninin devlet mekanizmasını idare edebilme yetisi çerçevesinde örtük bir baskı ortamında varlıklarını sürdürmektedir. Dolayısıyla söz konusu denge halinin sürdürülebilirliği farklı unsurların dahil olduğu bir mücadele süreci olarak tarif edilebilir. Bu süreçte başat rol baskın etni ve egemenlik kavramlarını işaret etmektedir. Ulus ve ulus-devletin inşası özellikle bu iki kavram doğrultusunda şekillenmekte ya da mümkün olabilmektedir. Çok etnili ulus-devletler, uluslararası arenada bir bütün oldukları imajını yansıtmalarına karşılık; çok etnili olma hali, potansiyel olarak çatışma ve rekabet barındırdıkları anlamını da taşımaktadır. Buna göre ulus-devletlerin çok etnili bir yapıda olmaları varlıkları açısından açık bir tehdit olmaktadır. Bu tehdit, mevcut etniler arasındaki rekabetin yanı sıra; küreselleşme sürecinin neden olduğu göç hareketleriyle de gerçekleşebilmektedir. Bu çalışmanın amacı, ulus-devletlerin çok etnili ve karmaşık yapıları gerekçesiyle son derece hassas olduklarına vurgu yaparak, mevcut denge halinin ne ölçüde sürdürülebilir olduğuna açıklık getirmektir. Bu bağlamda, kavramsal arka planı ortak bir tarih ve gelecek arzusu ile temellendirilen ulus-devletlerin varlıklarını sürdürebilmeleri açısından dikkate alınması gereken koşullar ve olasılıklar doğrultusunda bir değerlendirme yapılmıştır.
Nation-states perceived as a whole generally correspond to an equilibrium formed by different ethnic groups. Subgroups, which may differ in terms of culture, religion or nationality, continue their existence in an environment of implicit oppression within the framework of the ability of a dominant ethnic group to administer the state mechanism. Therefore, the sustainability of this balance can be defined as a process of struggle that includes different elements. In this process, the dominant role points to the concepts of dominant ethnic groups and sovereignty. The construction of the nation and the nation-state is configured or possible according to these two concepts. Although multi-ethnic nation-states reflect the image of being a whole in the international arena; being multi-ethnic also means that they potentially involve conflict and competition. Accordingly, the multi-ethnic nature of nation-states poses a clear threat to their existence. This threat, as well as the rivalry between existing ethnic groups; it can also occur with migratory movements caused by the globalization process. The aim of this study is to emphasize that nation-states are extremely sensitive due to their multi-ethnic and complex structures and to reveal how sustainable the current equilibrium situation is. In this context, an evaluation has been carried out in line with the conditions and possibilities that must be taken into account in terms of the survival of nation-states, whose conceptual background is based on a common history and a desire for the future.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 20 Eylül 2021 |
Kabul Tarihi | 1 Mart 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.