Gender and space shape each other mutually by determining their world of meanings. The construction of gender and
its circulation within the practices of everyday life are at the same time the producer, as well as the result of the unequal
distribution of gender difference in space. The common indicatives of these two cases cause an artificial and imaginary
asymmetric space to be organized in a society where women are always under control. Therefore, in works of Classical
Turkish literature that are shaped by the Islamic culture, it is not possible to keep away from the perception of gendercentred and gendered space. In the study, the masnawis from Classical Turkish literature that are based on domestic
issues and influenced by the local style; XVIIth century Nefhatü'l-Ezhâr of Nev'î-zâde Atâ'î, XVIIIth century Zenânnâme of Enderunlu Fâzıl and XIXth century Mirât-ı Cünûn of the Yenişehirli Avni, are examined within the context of gendered spaces. Women in these masnawis appear in limited spaces such as houses, markets, bazaars in various
districts of Istanbul, Turkish baths, and in recreation areas such as Kâğıthâne, and they are fictionally presented with
their actions and attributes. These actions and attributes positively depict women who make themselves almost
invisible in closed space and who approve the authority of men by conforming to the use of space that is allocated to
them. Women who overstep are referred to with certain negative adjectives and they are disdained for not complying
with gender norms. Therefore, it is possible to say that the relationship between women and space in masnawis is
shaped within the framework of patriarchal ideology
Toplumsal cinsiyet ile mekân, karşılıklı anlam dünyalarını belirleyerek birbirlerini şekillendirmektedir. Toplumsal
cinsiyetin inşası ve günlük hayat pratikleri içindeki devridaim hâli; mekândaki cinsiyet farkı eksenindeki eşitsiz
dağılımın bir sonucu olduğu gibi aynı zamanda üreticisidir. İki olgunun müşterek belirleyicilikleri, kadının daima
denetim altında tutulduğu bir toplumda yapay ve hayalî bir asimetrik mekân düzenlemesine neden olmaktadır.
Dolayısıyla İslamî kültürde şekillenen ve bu kültürün belirli oranlarda edebî alana yansıması olan Klasik Türk
edebiyatında kaleme alınan eserlerin toplumsal cinsiyet eksenli şekillenen cinsiyetlendirilmiş ve cinselleştirilmiş
mekân algısından uzak kalması mümkün gözükmemektedir. Çalışmada Klasik Türk edebiyatında, mahallî tarzın
etkileri görülen, yerli konuların işlendiği mesnevilerden, XVII. yüzyılda Nev’î-zâde Atâ’î’nin Nefhatü’l-Ezhâr’ı,
XVIII. yüzyılda Enderunlu Fâzıl’ın Zenân-nâme’si ve XIX. yüzyılda Yenişehirli Avnî’nin Mir’ât-ı Cünûn’u
cinsiyetlendirilmiş mekânlar bağlamında incelenmektedir. Bu mesnevilerde kadınlar; evlerde sadece hemcinslerinin
bulunduğu kabul günlerinde, İstanbul’un çeşitli semtlerindeki çarşı pazarlarda, hamamlarda ve Kâğıthane başta olmak
üzere mesire yerleri gibi kısıtlı alanlarda görünür kılınarak bulundukları mekân bağlamında eylem ve sıfatlarla
kurgulanmaktadır. Söz konusu eylem ve sıfatlar, kadının dış mekânlarda görünürlüğü ekseninde şekillendirilerek
kapalı alanda kendini adeta görünmez kılan ve kendine tahsis edilen mekân kullanımına riayet edip erkeğin otoritesini
onaylayan kadınlar olumlu tasvir edilmektedir. Sınırları aşan kadınlar ise çeşitli olumsuz sıfatlarla anılarak toplumsal
cinsiyet normlarına uymadıkları için küçümsenmektedir. Dolayısıyla mesnevilerdeki kadın ve mekân ilişkisinin
ataerkil ideoloji çerçevesinde şekillendiğini söylemek mümkündür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 9 Ekim 2018 |
Kabul Tarihi | 10 Temmuz 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 36 Sayı: 2 |
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.