20.yüzyılda kadın ile ilgili felsefe, sosyoloji, psikoloji gibi alanlarda yaşanan önemli gelişmeler edebiyat alanına yansımıştır. Amerikan edebiyatını okuyup, inceleyen Türk edebiyatçılar da, onlar ile etkileşim içinde olmuştur. Bu çalışmada Amerikalı şair Sylvia Plath (1932-1963) ve İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirme tezini Plath üzerine yapan Türk şair Nilgün Marmara’nın (1958-1987) yapıtlarında cinsiyet ve kimlik sorununun önemli bir yeri vardır. Bu çalışmanın amacı, Sylvia Plath ile Nilgün Marmara arasındaki ilişkiyi şiirleri ve yaşam öyküleri açısından değerlendirmektir. Bu bağlamda Plath’ın “Daddy” “Medusa”, “Lady Lazarus” adlı şiirleri Marmara’nın ise; “Mezar”, “Kan Atlası”, “Kuşum ve Ben” adlı şiirleri sosyolojik ve psikoanalitik eleştiriden yararlanılarak çözümlenmiştir. Farklı kültürlerde yaşayan Marmara ve Plath’in arasında, kişilik özellikleri bakımından çok fazla farklılıklar bulunmadığı gibi, toplumsal cinsiyet ideolojisinin yarattığı ortak sorunlar ve yaşam öykülerinde benzerlikler de bulunmaktadır. İki şairin eserlerinde, kan, baba, aile ve yokluk gibi birçok ortak imge ve tema saptanmıştır. Hem Plath hem de Marmara’da anneye karşı olan sevginefret tutumu, suçluluk hissi, bastırılmış geriye atılan çocukluk duyguları, erkek kardeşe duyulan kıskançlık, ölen babanın idealleştirilmesi, annenin kızını idealleştirmesi, ruh ikizini araması, çatışan anne-kız ilişkisi, kafalarındaki kadın imajına bağlılık ve intihar, feminist eleştirinin “dişil estetik” önerisini doğrulamaktadır. Dolayısıyla, bu çalışma feminist yazına katkı sağlama ve kadın sorununun edebiyattaki yansımalarını ortaya koyma açısından önem taşımaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Tüm Sayı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Mart 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 2 Sayı: 4 |