Geleneksel betimleyici kuramlar, farklı olan kip ve kiplik ulamını tek morfolojik terimde geneller; bu yaklaşım kip ve ardından cümledeki işlev ulamları arasındaki benzerlikleri ihmal eder, bunun yanı sıra kip ve kipliğin çekim ekleri başlığında almaya teşvik eder.
Morfoloji, pragmatik ve sözdizimsel yönleri görmezlikten gelir. Kip ve kipliği, cümle çizgisinde gerçekleşmelerine bakarak tartışırken bu hem yaklaşımın eksikliğini hem de pratikliğini açıkça gösterir. Kip daha soyut bir kavramken kiplik daha somut bir kategoridir. Kip ve kipliğin pragmatik yönleriyle ilgili, bağlamı dikkate almadan ve dil dışı değerlendirme olmaksızın kip eklerinin anlamlarını tanımlamak yetersizdir. {-mIş} ve {-sAydI} gibi eklerin anlamlarının kipsel değerlerine göre açıklığa kavuşturulması pragmatik olarak kabul edilmez.
Çalışmada kip ve kipliğin basit biçimsel gerçekleşmelerinden ziyade altta yatan uygulamalı özelliklerine odaklanmaktadır. Kip ve kiplik, cümle çizgiselliği üzerinde gerçekleştirildiğinde, sözdizimsel ve pragmatik yönleri öncelikle ilgilenilir ve cümledeki işlev ulamlarına kıyasen kipler tasvir edilir. Kipliksel işaretlerle ilişkilendirilen kipliklerin öbeksel özelliklerini vurgulamak için “tavandan tabana” yaklaşımı tercih edilmiştir.
Çalışma sırasında konular üzerinde bana yeni bakış açılarını kazandırdığı için Prof. Mustafa S. Kaçalin'e minnattarlığımı sunuyorum. Düzeltme tavsiyeleri için sınıf arkadaşım Arş. Gör. Sibel Ekşi'ye de bir teşekkür borcumu bildirmek isterim. En son ve en önemli olan Dilek Uygun Gökmen'e, benim bu konuya çalışmama vesile olduğu için içten teşekkür ediyorum.
The traditional prescriptive theories generalize the two different categories mood and modality in one morphological term, which indicates the ignorance of the similarities between mood and then sentential function categories and leads the discussion to specifying both moods and modalities in verbal inflectional suffixes.
Morphology ignores the pragmatic and syntactic aspects, which obviously indicates both the deficiency and the impracticality when discussing mood and modality in their realization on the surface of sentences. Because mood is a more abstract category with modality being a more concrete one. Concerning the pragmatic aspects of mood and modality, it is insufficient to define the meanings of the modal suffixes without the contextual and extra-linguistic consideration. And it is pragmatically unacceptable to clarify the meanings of the suffixes like {-mIş} and {-sAydI} according to their modal values.
Our consideration in this study focuses on the underlying applied properties rather than the simple formal realizations of mood and modality. When both mood and modality are realized on the sentential linearity, the syntactic and pragmatic aspects of mood are concerned primarily, and for modality, the formal modal markers and the phrasal dominance features are regarded. Therefore, the ‘‘top-down’’ approach is preferred in this study to underline moods compared to the sentential function categories, and the phrasal features of modalities corresponding to the modal markers.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 2 Ağustos 2022 |
Kabul Tarihi | 5 Ağustos 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
IBAD Sosyal Bilimler Dergisi / IBAD Journal of Social Sciences