Gelişen teknoloji ve kitle iletişim araçlarının Türkiye Türkçesi ağızlarının konuşulduğu yörelerin hemen her köşesine ulaşması sonucu ortaya çıkan etkileşimin bu ağızlara yoğun bir biçimde yansımaya başladığından Türkiye diyalektolojisi ile ilgili birçok kaynakta bahsedilmektedir. Bununla birlikte, ağız derlemelerinin kaynak kişilerinde bulunması gereken özellikler sıralanırken; öğrenim durumu, yöreden ayrılmamış olma, yaş, yörenin ağız özelliklerini taşıma, cinsiyet, meslek, büyük yerleşim merkezleriyle iletişim durumu gibi nitelikler ön plana çıkarılır. Zira bu niteliklerin bahsi geçen etkileşimin ağza ne denli yansıyacağına önemli etkilerde bulunduğu düşünülmektedir. Bu noktada söz konusu düşünceleri bilimsel bir yöntemle sınamak adına Türkiye Türkçesinde 1930’lu yıllardan sonra türetilen veya canlandırılan yeni sözcüklerin ağız metinlerine etkisinin ölçülmeye çalışılması birtakım yönlendirici veriler sağlayabilir. Çünkü yeni türetilen sözcüklerin halk diline geçmesi konusunda yazı dili, kitle iletişim araçları ve teknoloji son derece etkilidir. Eğer bu yeni sözcüklerin ağız metinlerinin söz varlığındaki yeri ve sıklığı tespit edilirse yazı dilinin ve teknolojinin ağızlara yapmış olduğu etkiye dair birtakım çıkarımlarda bulunmak mümkün olacaktır. Bu düşünceden hareketle bu çalışmada Anadolu ve Rumeli ağızlarından temsilî olarak seçilen dört örnek ağız çalışmasının söz varlığı yeni sözcükler üzerinden değerlendirilmiştir. Batı Grubu Ağızlarından Yalova İli Yerli Ağzı, Doğu Grubu Ağızlarından Yusufeli Ağzı, Kuzeydoğu Grubu Ağızlarından Arhavi İlçesi Derecik Köyü Ağzı ve Rumeli Ağızlarından Lüleburgaz Ağızları üzerine yapılmış çeşitli lisansüstü tez çalışmalarından yola çıkılarak bu dört örnek ağız bölgesi söz konusu bağlamda karşılaştırmaya tabi tutulmuştur.
Yeni Sözcükler Ağız Metinleri Sözcük Türetme Sözcük Sıklığı Anadolu ve Rumeli Ağızları
Since the interaction that revealed as a result of advanced technology and the mass media reaching almost every corner of the regions where Turkish dialects are spoken begins to spread in these dialects intensively, Turkish dialectology has been mentioned in many sources. However, while listing the characteristics that dialect compilations should have in source people, the qualifications such as educational status, not leaving the region, age, having the dialect characteristics of the region, gender, occupation, and communication status with metropolitan settlements were brought into the forefront. Because these qualities have been thought to have significant effects on how much the mentioned interaction will reflect on the dialect. At this point, in order to test the relevant thoughts with a scientific method, attempting to measure the impact of new words which were derived or revived from Turkish after the 1930s on the dialectical data, can provide the leading data. Because the literary language, mass media and technology are extremely effective in transferring newly derived words into the folk speech. The reason is that the written language, mass media and technology have been extremely effective in transmitting newly derived words into the public language. If the place and frequency of these new words in the vocabulary of dialectical texts are determined, it will be possible to make some inferences about the effect of written language and technology on dialects. With reference to this idea, in this study, the vocabulary of four sample dialects selected representatively from Anatolian and Rumelian dialects were evaluated over new words. Based on various graduate thesis conducted on Yalova Province Local Dialect from Western Group Dialects, Yusufeli Dialect from Eastern Group Dialects, Arhavi County Derecik village Dialect from Northeast Group Dialects and Lüleburgaz Dialect from Rumeli Dialects, these four sample dialects have been compared in the relevant context.
New Words Dialectal Texts Word Derivation Word Frequency Anatolian and Rumelian Dialects
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mart 2021 |
Kabul Tarihi | 20 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Kış |
IBAD Sosyal Bilimler Dergisi / IBAD Journal of Social Sciences