In this article, it is aimed to evaluate allegorical forms of expression in an artistic context, based on donkey figures that appear as images, symbols and indicators in oral, written and visual cultural products. Donkey allegories, which we have encountered throughout the long historical process from antiquity to the present day, have been good examples of the practices of creating meaning from human existential socio-cultural actions, interpreting the created meaning, and carrying the interpretations to the narrative plane. It has been understood that the donkey symbolism, which is repeated in religious mythologies, philosophy, literature, social life and politics, corresponds to the personifications of humans who desire change, develop and transform, specific to the representation order to which they belong. While the remarkable knowledge acquired through experience becomes visible through donkey symbolism, donkey allegories have a functionality that makes it possible to understand and interpret at the same time, bringing together knowing, consciousness and mind. The continuous semiotic nature of donkey allegories makes the meaning to be produced autonomous, thanks to the time and space context of similar and different features between them and past examples. Thus, donkey allegories, which expand their sphere of influence in proportion to the breadth of their representation, have risen to the level of a cultural phenomenon. Life with the donkey, which is considered the animal with the most beautiful eyes and the ugliest voice in the world, and the understanding that the donkey brings to light are discussed from a hermeneutic perspective that represents an intellectual tradition. Intercultural/intertextual/interdisciplinary successive results have been obtained about which geographies the messages conveyed or intended to convey through donkey allegories have traversed within the changing context of time and space.
Bu makalede sözlü, yazılı ve görsel kültür ürünlerinde imge, sembol ve gösterge olarak karşımıza çıkan eşek figürlerinden yola çıkılarak alegorik anlatım biçimlerinin sanatsal bağlamda değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Antikiteden günümüze değin uzun tarihsel süreçte karşımıza çıkan eşek alegorileri, insanın varoluşsal sosyo-kültürel eylemlerinden anlam oluşturma, oluşturulmuş anlamı yorumlama, yorumları anlatı düzlemine taşıma pratiklerine iyi birer örnek olmuştur. Dini mitolojilerde, felsefede, edebiyatta, sosyal yaşamda ve politikada tekrarlanan eşek sembolizminin, ait olduğu temsil düzenine özgü, değişimi arzulayan, gelişen ve dönüşen insanın kişileştirmelerine karşılık geldiği anlaşılmıştır.Yaşantı dolayımıyla edinilmiş dikkate değer bilgi eşek sembolizmi ile görünürlük kazanırken, eşek alegorileri, aynı anda anlamayı ve yorumlamayı mümkün kılan, bilme, bilinç ve zihni bir araya getiren bir işlevselliğe sahip olmuştur.Eşek alegorilerinin süreklilik arz eden göstergesel niteliği, geçmiş örneklerle aralarındaki benzer ve farklı özelliklerin zaman ve mekân bağlamı sayesinde üretilecek anlamı özerk kılmıştır. Böylelikle temsiliyet alanının genişliği ölçüsünde etki alanını genişleten eşek alegorileri, kültürel bir olgu düzeyine yükselmiştir. Dünyanın en güzel gözlü ve en çirkin sesli hayvanı kabul edilen eşekle birlikte yaşam ve eşeğin görünürlük kazandırdığı anlayış, entelektüel bir geleneği temsil eden hermenötik bakış açısıyla ele alınmıştır. Eşek alegorileri aracılığıyla iletilen yada iletilmek istenmiş mesajların değişen zaman ve mekan bağlamı içinde hangi coğrafyaları katettiği hakkında kültürlerarası/ metinlerarası/ disiplinlerarası ardışık sonuçlar elde edilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Söylem ve Bağlamsal Dilbilim, Kültür Sosyolojisi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 18 Ağustos 2024 |
Gönderilme Tarihi | 2 Kasım 2023 |
Kabul Tarihi | 20 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 16 |
IBAD'da yayımlanan makaleler, Creative Commons Attribution 4.0 International License (CC-BY) lisansı altındadır. Makalede kullandıkları materyaller için gerekli izinlerin alınması yazarların sorumluluğundadır. Makalelerin bilimsel ve hukuki mesuliyeti yazarlarına aittir.