Hajj is one of the most important social, religious and economic phenomena of the Hijaz and Arab geography. Due to its temporal and spatial limitations, just like in the present day, in the past as well, journeys, security, administration, and the performance of rituals have been the most important endeavors of the regional authorities.
The city of Damascus has played an important role in the transportation, security, and delivery of monetary and material resources to the cities of Mecca and Medina for the transportation of Hajj caravans. Since the spread of Islam to Anatolia, the Balkans, the Caucasus, and Central Asia, it has become the most important center for gathering and preparation for desert conditions. After the Ottoman Empire gained control over Damascus and its surroundings, the city of Damascus became both the meeting point for caravans coming from the aforementioned regions and the operational center for the Surre processions, military units, and the Hajj commander, representing the Ottoman Sultan. This process, which began in 1517, took a different direction in 1671, and in 1708, the appointment of Damascus governors as the Hajj commanders increased their power and prestige.
This study will focus on the management of the pilgrimage caravan departing from Damascus in the year 1757, based on Ottoman Archive documents, chronicles, and literary works. It will examine the security problems encountered during the outbound and return journeys, as well as the precautions taken during the 1758 Hajj. The quantity of cash and goods transported from Damascus to Mecca and Medina will be addressed. While doing so, the conditions of the main caravan route extending from Damascus to Mecca during the mentioned time period will be thoroughly analyzed, along with the relationships between the tribal communities residing along the route and the Hajj commander and pilgrims.
Hac, Hicaz ve Arap coğrafyasının en mühim sosyal, dini ve ekonomik olgularından biridir. Zaman ve mekân olarak sınırlandırılması nedeniyle günümüzde olduğu gibi geçmişte de yolculuklar, güvenlik, idare ve menâsikin ifası bölge yöneticilerinin en mühim uğraşlarından olmuştur.
Şam Şehri, Hac kervanlarının sevki, güvenliği ve Mekke ile Medine şehirlerine ulaştırılacak para ve ayni malzemenin ulaştırılması noktasında önemli bir rol oynamıştır. İslam’ın Anadolu, Balkanlar, Kafkasya ve Orta Asya’ya yayılmasından itibaren ise en mühim toplanma ve çöl şartlarına hazırlanma merkezi olmuştur. Şam ve çevresinin Osmanlı hâkimiyetine geçmesinden sonra ise Şam şehri hem yukarıda belirttiğimiz bölgelerden gelen kafilelerin buluşma noktası, hem de Osmanlı sultanını temsilen şehre ulaşan Surre alaylarının, askeri birliklerin ve Hac emirinin harekât merkezi olmuştur. 1517’den başlayan bu süreç 1671’de farklı bir alana evirilmiş, 1708’de Şam valilerinin Hac emiri olmaları güç ve itibarlarını artırmıştır.
Bu çalışmada Osmanlı Arşiv belgeleri, kronikler ve telif çalışmalar temel alınarak miladi 1757 yılında Şam’dan yola çıkan hac kervanının idaresi, gidiş ve dönüş yolunda karşılaştığı güvenlik problemleri ve 1758 yılı haccında alınan önlemler ele alınacaktır. Şam’dan Mekke ve Medine’ye nakledilen nakit para ve eşyanın miktarı ele alınacaktır. Bu yapılırken anılan zaman diliminde Şam’dan Mekke’ye kadar uzanan ana kervan yolunun ahvali, yol civarında yaşayan kabilelerin Hac emiri ve hacılarla ilişkileri detaylı olarak tahlil edilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Yakınçağ Osmanlı Tarihi |
Bölüm | Orjinal Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2023 |
Gönderilme Tarihi | 11 Mayıs 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |