Giriş
Uzun tarihi süreçler içerisinde pek çok medeniyeti
çevresinde barındıran Akdeniz coğrafyasının adı Latincedeki “Mediterraneus/Mare Mediterraneum” kelimelerinden
gelmektedir. Bu terkip “Medius: Orta, Terra: Toprak/Yer/Dünya ve Mare: Deniz”
kelimelerinin birleşiminden meydana gelmektedir. Bu kavram ve terkipten yola
çıkarak buraya “ortada yer alan deniz”
anlamının kastedildiği düşünülebilir.
Türkler burayı Akdeniz, Batı Denizi ve Bahr-ı Sefid,
olarak tanımlanmıştır. Osmanlı dönemi haritalarına bakıldığında buranın
genellikle Bahr-ı Sefid olarak adlandırdığı görülmektedir. Araplar bu bölgeye “El Bahre-l Ebyedu'l-Mutavassit” demişlerdir.
Bu tanımlama “ortada bulunan ak/beyaz deniz” anlamına gelmektedir. Diğer medeniyetlerin
tanımlamalarına bakıldığında ise şöyle bir manzara ortaya çıkmaktadır.
Romalılar bizim deniz, Yahudiler büyük deniz ve antik Mısırlılar büyük yeşil deniz şeklinde tanımlamalar
yapmaktaydı
Gereç ve Yöntemler
Sonuç
Üç kıtanın ortasında yer alan ve bu kıtaları birbirine
bağlayan Akdeniz sadece bir deniz olmanın ötesinde bir anlam ifade etmektedir.
Tarih boyunca çok farklı milletler, uygarlıklar ve devletler tarafından hâkimiyet
altına alınma çabası, her toplumun burayı bir şekilde adlandırması buranın bir
deniz olmanın ötesinde bir yer olduğunu anlamamız bakımından önemli bir
veridir.
İbn-i Haldun’un coğrafya
kaderdir sözünü herhalde en çok Akdeniz’in tarihi doğrular. Zira uzun
tarihi süreçler içerisinde Akdeniz ve çevresine yerleşen, buraya hükmeden hemen
hemen her medeniyet, Akdeniz’in kendisine sunduğu nimetlerden faydalandığı gibi
buranın belirlediği şartlara da uymak zorunda kalmıştır.
Akdeniz coğrafi olarak daha çok Avrupa kıtasında
kurulmuş olan medeniyetlerin kontrol ettiği bir alan olmuştur. Roma
İmparatorluğu burayı tam manasıyla bir iç denize dönüştürmüştür. Onun bakiyesi
olan Bizans ise Akdeniz’in daha çok doğu bölgelerine hâkim olmuştur.
XIV. asrın başlarında batı Anadolu’da kurulan Osmanlı
beyliği çok kısa bir süre içerisinde genişleyerek bir imparatorluğa
dönüşmüştür. Osmanlı Devleti fetih siyasetinde önceliği batısında bulunan Bizans
yönüne vermiştir. Osmanlı böyle davranmakla çok önemli kazanımlar elde
etmiştir. Bir de bu politikanın getirdiği bazı kaçınılmaz durumlar ortaya
çıkmıştır. Osmanlı için kaçınılmaz durumlardan biri Akdeniz’e temas etmek
olmuştur.
Bilindiği gibi Türkler ana yurtları Orta Asya’nın bir
hususiyeti olarak denizcilikle çok geç bir vakitte tanışmışlardır. Osmanlı Beyliği
kuruluşundan kısa bir süre sonra Karesioğulları Beyliği’ni fethetmiştir.
Denizci bir beylik olması itibarı ile bu beyliğin donanması ve denizcilik
konusunda tecrübeli komutanları Osmanlı Beyliği’nin hizmetine alınmıştır.
Böylece Osmanlılar ilk defa donanma sahibi olmuştur. Osmanlılar daha sonra
donanmayı geliştirerek başta Akdeniz olmak üzere diğer denizlerde ticari ve
askeri alanlarda etkinlik kurmaya başlamışlardır.
Osmanlıların tarih sahnesine çıktıkları dönemde
Akdeniz ticaretini İtalyan şehir devletleri kontrol altında tutmaktaydı. Bu
devletler doğudan gelen ürünleri Akdeniz’in Avrupa limanlarına taşımaktaydı.
Aynı şekilde Karadeniz ile Akdeniz arasındaki ticaret de bu devletlerin
denetimi altındaydı. Osmanlıların belirgin bir deniz gücü olarak ortaya çıkması
ile bu dönemin dengeleri değişmeye başlayacaktır.
Akdeniz tarihsel olarak pek çok defa inişli çıkışlı
dönemler yaşamıştır. Osmanlı Devleti’nin doğu Akdeniz’e yerleşerek doğudan
gelen ticari yolları kontrol etmeye başlamaları ile birlikte Avrupalılar ticari
açıdan yeni güzergâhlar aramanın yoluna bakmışlardır. İşte bu çabanın bir
sonucu olarak Avrupalılar coğrafi keşifleri yaparak Akdeniz ticaretine
alternatif bazı yeni yollar bulmuşlardır. Bu durum Akdeniz ve Osmanlı ticareti
için uzun vadede olumsuz bazı neticeler doğurmuştur. Coğrafi keşiflerin
yapılmasından sonra yaklaşık olarak bir asır boyunca Osmanlı Devleti Avrupa ile
Akdeniz’de ticari faaliyetlerini belli bir seyir içinde yürütmüştür. Ancak
XVIII. asırdan itibaren Akdeniz ticareti zayıflamaya başlamış ve ticari
faaliyetler daha çok Atlantik kıyılarına kaymıştır.
Kaynakça
Telif Eserler:
ABULAFİA,
David, Büyük Deniz, İstanbul 2012.
ARNOLD,
David, Coğrafi Keşifler Tarihi,
İstanbul 2001.
BRADFORD,
Ernle, Akdeniz-Bir Denizin Hikâyesi,
İstanbul 2013.
BRAUDEL,
Fernand, Akdeniz ve Akdeniz Dünyası,
İstanbul 2017.
İNALCIK
Halil, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600), Çeviren: Ruşen Sezer,
İstanbul 1995.
İNALCIK,
Halil, Osmanlı İmparatorluğu’nun
Ekonomik ve Sosyal Tarihi-I, İstanbul 2016.
KÖPRÜLÜ,
Fuad, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu,
Ankara 1999.
MATVEJEVİÇ,
Predrad, Akdeniz’in Kitabı, Çev:
Tolga Esmer, İstanbul 1999.
Osmanlı Dönemi Akdeniz Dünyası,
Editörler: Haydar Çoruh, M. Yaşar Ertaş, M. Ziya Köse, İstanbul 2011.
SEE,
Henri, Modern Kapitalizmin Doğuşu,
İstanbul 2001.
TABAK,
Faruk, Solan Akdeniz, Çev: Nurettin
Elhüseyni, İstanbul 2009.
TABAKOĞLU
Ahmet, Türkiye İktisat Tarihi, İstanbul 2017.
UZUNÇARŞILI,
İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, C. I,
Ankara 1988.
Makaleler:
ALTUĞ,
Uğur, Osmanlı İmparatorluğu’nun Akdeniz
Siyasetinde Korsanların Rolü, Doğu-Batı
Dergisi, Kasım/Aralık/Ocak 2005/2006, S. 34, s. 289-295.
BAŞOL,
Rüveyda Öztürk, Akdeniz Çalışma Kültürü,
Kırklareli Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2014 – C. 3, S. 1. s. 38-49.
BULUT,
Mehmet, Merkez Akdeniz’den Atlantik’e
Kayarken Avrupalılar ve Osmanlılar, Doğu-Batı
Dergisi, Kasım/Aralık/Ocak 2005/2006, S. 34, s. 223-230.
İNALCIK,
Halil, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu
ve İnkişafı Devrinde Türkiye’nin İktisadi Vaziyeti Üzerine Bir Tetkik
Münasebetiyle, Belleten, C. XV,
S. 60, Ekim 1951, s. 629-684.
KILIÇBAY,
Mehmet Ali, Bir Akdeniz Ütopyası: Akdeniz
Birleşik Devletleri, Doğu-Batı
Dergisi, Kasım/Aralık/Ocak 2005/2006, S. 34, s. 231-238.
KÖSE,
Metin, Yeniçağda Akdeniz ve Avrupa Tarihi
Kaynağı Olarak Galata Şeriyye Sicilleri, Osmanlı Dönemi Akdeniz Dünyası, İstanbul 2011, s. 151-173.
ÖZCAN,
Ufuk, 1492 Coğrafi Keşifler ve Günümüze
Yansımaları: Küresel İspanyol Hâkimiyetinin Yükselişi ve Çöküşü, Tarih ve Uygarlık İstanbul Dergisi, S.
3, Mayıs-Haziran 2013, s. 101-110.
İNALCIK
Halil, “Osmanlı Devleti’nin Doğuşu Meselesi”, Söğüt’ten İstanbul’a,
Derleyenler: Oktay Özel-Mehmet Öz, İstanbul 2005, s. 225-240.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Orjinal Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Mayıs 2019 |
Gönderilme Tarihi | 25 Mart 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 |