Öz
Soğuk Savaş döneminde İnsani Krizlere karşı askeri müdahalenin kullanılması, dünya siyaseti ve uluslararası hukuk alanında sınırlı olarak kullanılan bir kavramdı. Bugün, teorik ve yasal tartışmalara rağmen, bazen BM Güvenlik Konseyi kararları ile bazen de güç kullanımının tek meşru yetkili kurumunu aşarak, devletler üçüncü taraf ülkelere karşı koruma sorumluluğunu uygulanmaktadır. Küresel insani krizlere yönelik müdahaleler, barış ve güvenliği sağlamak yetkisinin ötesine geçmiştir; bir çatışma yönetişim modelini oluşturmaktadır. Koruma sorumluluğu üzerine yapılan, uluslararası ilişkiler tarihi ve teoriyi kapsayan çalışmalar, Kıbrıs Barış Harekatı’nı uluslararası toplumun tepkisi ve harekatın meşruiyeti açısından insani müdahalenin tartışmalı bir örneği olarak adlandırmaktadır. Dolayısıyla bu örneği uluslararası siyaset teorisinde koruma sorumluluğu çerçevesinde incelemeye çalışılacaktır. Uluslararası İlişkiler literatürü 90'lı yıllarda insani müdahaleyi, insan hakları ihlallerine karşı devletlerin egemenliğinin sınırlandırılması olarak tanımlamıştır. 2005 Dünya Zirvesi'nden sonra, Koruma Sorumluluğu insani krizlere karşı üçüncü taraf eylemi, normatif düzen oluşturan bir olgu haline gelir. Bu yönetişim modelinin, savunmaları ve eleştirileri, 1974 barış hareketini koruma sorumluluğu kapsamında incelememize olanak tanıyacaktır. TBMM Bütçe görüşmelerinde Türkiye Dışişleri Bakanlığı altında Kıbrıs Barış harekâtı üzerine tartışmalar, çalışmanın araştırma yöntemi olarak kullanılacaktır.