The concepts of "sustainability" and "resilience" have become current issues with the emer-gence of problems such as industrialization, population growth, rapid consumption of re-sources, and the climate crisis in recent years. In addition, the COVID-19 pandemic experi-ence all over the world has also revealed that urban areas where people live extremely togeth-er must be planned and transformed in a sustainable and resilient manner. Urban regenera-tion projects are among the most frequently used tools in the reorganization of urban areas, renewal of aging urban structures. Also, urban regeneration projects are expected to make a significant contribution to designing more sustainable and resilient urban areas. However, in Turkey, it is observed that private property and urban rent issues can be a pressure factor in the re-planning of public and non-public areas in urban regeneration projects. For this rea-son, private property rights and limits should be determined accurately in urban regenera-tion projects and new urbanization models. In this paper, it is discussed how private property and urban rent can be handled in urban regeneration according to housing and population densities, what their limitations can be, and how they should be included in legal regulations.
COVID-19 urban regeneration urban rent urban sustainability and resilience private property
Sanayileşme, nüfus artışı, kaynakların hızlı tüketimi ve iklim krizi gibi sorunların ortaya çıkışı ile birlikte son yıllarda “sürdürülebilirlik” ve “dayanıklılık” kavramları gündeme gelmiştir. Bunun yanı sıra, tüm dünyada yaşanan COVID-19 salgını da yine insanların yoğun şekilde bir arada yaşadığı kentsel alanların sürdürülebilir, her türlü afet ve kriz karşısında dayanıklı şekilde planlanması ve dönüştürülmesi gerektiğini gözler önüne sermiştir. Kentsel alanların yeniden düzenlenmesinde ve eskiyen kentsel dokunun yenilenmesinde sıklıkla kullanılan araçların başında gelen kentsel dönüşüm uygulamalarının, daha sürdürülebilir ve dayanıklı kentsel alanlar oluşturulmasına önemli katkılar sunması beklenmektedir. Ancak Türkiye’deki kentsel dönüşüm uygulamalarında, özel mülkiyet ve kentsel rantın, hem kamusal hem de kamusal olmayan alanların yeniden planlanmasının önünde baskı unsuru olabildiği görülmektedir. Bu nedenle yapılacak kentsel dönüşüm uygulamalarında ve yeni kentleşme modellerinde, özel mülkiyet haklarının ve sınırlamalarının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Bu makalede, özel mülkiyetin ve kentsel rantın, özellikle konut ve nüfus yoğunluğu açısından kentsel dönüşümde nasıl ele alınabileceği, kısıtlarının neler olabileceği ve yasal mevzuatlarda nasıl yer alması gerektiği tartışılmıştır.
özel mülkiyet COVID-19 kentsel dönüşüm kentsel rant kentsel sürdürülebilirlik ve dayanıklılık
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Eylül 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |