20. yüzyılın sonlarına doğru küreselleşme ile
birlikte ulus devletlerin zaman aşımına uğradığı bir süreç yaşanırken kentler
de devletlerin üstünde popülerlik kazanarak kendi markalarını oluşturmaya ve bu
marka değerlerini sergilemeye/pazarlamaya başladı. “Yere özgü” olan “kenti kent
yapan değerler” üzerine vurgu yapılmaya, eğer yoksa bu değerler üretilmeye
başlandı.
1990’lı yıllarda dünyanın çeşitli kentlerinde
kurulmaya başlanan kent müzeleri de bu motivasyon ile ortaya çıktı; “kente
özel” olan değerlerin vurgusunun yapıldığı “kente özgü tarihin” anlatıldığı
bellek mekanları olarak tasvir edilerek. Türkiye’de kent müzelerinin kurulmaya
başlanması 2000’li yıllarda gerçekleşti. 1990’lardan itibaren “Kültür Evleri”
projesini yürüten ÇEKÜL Vakfı ve 2000 yılında kurulan Tarihi Kentler Birliği
Türkiye’de kent müzelerinin kurulmasında öncülük eden kurumlar arasında
yerlerini aldı. Ancak temel motivasyon yerel yönetimler üzerinde yer almakta.
Yerel yönetimler kent müzelerini “kentin hafızası” olarak tanımlarken bu
müzelerin “kent belleğini koruyarak” “kentlilik bilinci” geliştireceğini ve “kentsel
aidiyet” hissini oluşturarak “ortak bir kentli kimliği” inşasında öncü
olacağını sıklıkla vurgulamaktadır.
2000 yılından günümüze Türkiye’de 50 kent
müzesi kurulmuş ve 60 müzenin de kurulum çalışmaları devam etmektedir. Bu
çalışmada kurulan 50 müze bir envanter halinde incelenmiş ve ortaklıklar ve
farklılıklar üzerinde durulmuştur. Bu envanter müzelerin kendi söylemleri,
yerel yönetimlerin müzeler ve kentlerle ilgili söylemleri ve Türkiye’deki kent
müzeleri hakkında literatür çalışmaları üzerinden, özellikle Tarihi Kentler
Birliği ve ÇEKÜL Vakfının ortak yayınladığı “Geçmişten Geleceğe Yerel Kimlik”
dergisinde yer alan söylemler doğrultusunda hazırlanmıştır. Bu söylemler
içerisinde Türkiye’de yereli korumak üzerinden kurulan söylemin kent müzeleri
ile ilişkili olarak nasıl ele alındığı incelenmiştir.
Kent müzeleri koruma yerellik yerel yönetimler kimlik tarih yazımı bellek sergileme
With the acceleration of globalization in the
late 20th century, the nation states begin to decline and the cities become
more visible in the global scene. To participate in the global market,
governments promote city branding in global and local competition; therefore,
local values are seen as the input of this competition. Therefore, the values
which are “local” and what make a city “the city” began to be emphasized; or,
to be produced.
Beginning from the 1990’s, all over the world,
the city museums emerge with this motivation. In Turkey, city museums began to
show up at the beginning of 2000s, but the foundations of that initiative laid
in 1990s. With the effect of globalization, throughout the world the localism
gains more importance and it affected the historic preservation approaches. In
Turkey the atmosphere of the 1990s led the establishment of non-governmental
organizations, aiming to develop historical consciousness in society, preserve
the local historical and cultural values. But I may claim the basic motivation
is the local administrations; to establish a city museum defined as one of the
missions of the municipalities, which led the city museums become widespread in
Turkey.
Up to now, 50 city museums are established and
60 are proceeding in different cities and towns in Turkey. In this article 50
museums were studied as an inventory and the commonalities and different
features of the museums are reviewed. This inventory is composed of the
discourse of the museums, official discourse of local administration, works of
non-governmental organizations and academic research. Among these discourses
the relation between the local preservation in Turkey and the city museums is
discussed.
City museums local preservation local administrations identity history-writing memory exhibiting
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 7 Sayı: 20 |