The focus of the debate around the concept of
the natural contract: Is human being the sole subject of law, or should the
biosphere/ecosphere be included in the law? If the non-human world is to be
accepted as a legal subject, human will become an element ontologically and
morally among others. The idea of deep ecology and the natural contract sees
the solution of the ecological problem in making the world outside the human
being a self and therefore a subject of law. This view calls for the transition
from a humanist view of law to a cosmic view of law, and further forces it.
Essentially, the notion of contract with nature will lead us to the liquidation
of humanism in all its forms. The call for a contract with nature is, in a
sense, a demand for parentheses of humanism as a stage in human history. Serres
sees the natural contract as a necessity. It is based on the ongoing war
between nature and human. How that the social contract shows the way of the
transition from war between people to peace, the contract with nature will end
the war between human and nature and ensure peace as well. The equation
established by the social contract in the form of politics or barbarism is
today established in the form of ecology or barbarism from the natural contract
front. Serres formulates the present bifurcation of history through the duality
of ‘death’ or ‘symbiosis’. This article contextualizes the concept of natural
contract with and the deep ecology current which has had an effort to form a
coherent view of the subjectification of nature since the 1980s in.
Doğayla sözleşme kavramı etrafındaki
tartışmanın odak noktası şudur: Hukukun yegâne öznesi insan mıdır, yoksa
biyosfer/ekosfer de hukukun kapsamına dâhil edilmeli midir? Eğer insan
dışındaki dünya da hukuksal bir özne olarak kabûl edilecekse, insan, ontolojik
ve ahlâkî bakımdan başkaları arasında bir öğeden ibaret hâle gelecektir. Derin
ekoloji ve doğayla sözleşme fikri, ekolojik sorunun çözümünü, insan dışındaki
dünyanın benlik sahibi, dolayısıyla hukuk öznesi kılınmasında görmektedir. Bu
bakış, hümanist bir hukuk görüşünden kozmik bir hukuk görüşüne geçişi
çağırmakta, daha ötesi zorlamaktadır. Esasen doğayla sözleşme nosyonunun bizi
götüreceği nihai nokta, bütün biçimleriyle hümanizmin tasfiyesidir. Doğayla
sözleşme çağrısı, bir anlamda, insanlık tarihinin bir aşaması olarak
hümanizmanın paranteze alınması talebidir. Serres, doğayla sözleşmeyi bir
zorunluluk olarak görmektedir. Zorunluluğu, doğa ve insan arasında süregiden
‘savaş’la temellendirmektedir. Nasıl ki toplum sözleşmesi insanlar arasındaki
savaştan barışa geçişin yolunu göstermektedir, doğayla sözleşme de insanla doğa
arasındaki savaşı nihayete erdirecek, barışı sağlayacaktır. Toplum
sözleşmesinin siyaset ya da barbarlık biçiminde kurduğu denklem, bugün doğayla
sözleşme cephesinden ekoloji ya da barbarlık biçiminde kurulmaktadır. Serres,
tarihin bugünkü çatallanışını ‘ölüm ya da ortak yaşam’ ikiliği üzerinden
formüle etmektedir. Bu makale, doğa ile sözleşme kavramını ve bu bağlamda
1980’lerden beri doğanın özneleştirilmesi konusunda tutarlı bir görüş oluşturma
çabası içindeki derin ekoloji akımını birarada ele almaktadır.
Doğayla sözleşme derin ekoloji eko-merkezci siyaset hümanizm
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 10 Sayı: 28 |