This article examines three distinct late Ottoman encounters—timber construction following the 1894 earthquake, the imagined form of electricity in Ahmed Fâik’s Monsieur Elektrik, before it had fully entered everyday life, and the experience of the bicycle in Ahmet Tevfik’s Velosipet ile Bir Cevelan—through the lens of temporal frictions that shaped technological experience in the empire. It foregrounds how technologies entered Ottoman society through asynchronous rhythms, unsettling both linear narratives of progress and assumptions of traditional continuity. In this respect, the article examines socio-technical change in late nineteenth-century Istanbul without reproducing the assumptions of Eurocentric narratives of development or the static imaginary of the Islamic city. These case studies illustrate how materials once deemed ‘obsolete’ regained functional value, how technological imaginaries circulated ahead of infrastructure, and how devices were reinterpreted through bodily engagement and everyday negotiation. Drawing on insights from Science and Technology Studies (STS), the article adopts a socio-technical perspective to argue that technologies were neither simply imported nor externally imposed, but rather redefined through local encounters. In doing so, it challenges both essentialist readings of the “Islamic city” and universalist claims of Western modernity, offering an alternative historiography of urban transformation grounded in improvisation, affectivity, and the spatial-temporal rhythms of everyday life.
ottoman technology late 19th century local encounters science and technology studies islamic city
Bu makale, geç Osmanlı dönemine ait üç farklı karşılaşmayı—1894 depreminin ardından ahşap yapı inşası, Ahmed Fâik’in Monsieur Elektrik adlı eserinde, elektriğin henüz gündelik yaşama nüfuz etmeden önce tahayyül edilen biçimi ve Ahmet Tevfik’in Velosipet ile Bir Cevelan adlı eserinde bisiklet deneyimi—imparatorluktaki teknolojik deneyimi şekillendiren zamansal sürtüşmeler merceğinden incelemektedir. Teknolojilerin Osmanlı toplumuna eşzamanlı olmayan ritimlerle dahil olduğunu öne sürerek hem doğrusal ilerleme anlatılarını hem de geleneksel süreklilik varsayımlarını sarsmaktadır. Bu bağlamda makale, geç on dokuzuncu yüzyıl İstanbul’undaki sosyo-teknik değişimi, Avrupa-merkezli ilerleme anlatılarına dayanan varsayımları ya da İslam şehrine dair durağan tahayyülleri tekrar etmeden incelemektedir. Söz konusu vaka çalışmaları, ‘modası geçmiş’ yapı malzemelerinin işlevsel değerini nasıl yeniden kazandığını, teknolojik tahayyüllerin altyapıdan önce nasıl dolaşıma girdiğini ve aygıtların nasıl bedensel etkileşim ve gündelik müzakere yoluyla yeniden yorumlandığını göstermektedir. Makale, Bilim ve Teknoloji Çalışmaları (STS) literatüründen beslenen sosyo-teknik bir yaklaşımı benimseyerek teknolojilerin yalnızca ithal ya da dayatılmış değil, yerel karşılaşmalarla yeniden tanımlanmış olduğunu savunur. Böylece hem “İslam şehri”ne dair özcü kabullere hem de Batı modernitesinin evrenselci iddialarına karşı, doğaçlama, duygulanım ve yaşamsal ritimlere odaklanan alternatif bir kent tarihçiliği önerir.
osmanlı teknolojisi geç 19.yüzyıl yerel karşılaşmalar bilim ve teknoloji çalışmaları islam kenti
| Birincil Dil | İngilizce |
|---|---|
| Konular | Mimari Tarih, Teori ve Eleştiri |
| Bölüm | Makaleler |
| Yazarlar | |
| Erken Görünüm Tarihi | 30 Haziran 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 25 Mayıs 2025 |
| Kabul Tarihi | 28 Haziran 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 48 |