Çatışma, insanların etkileşim ve iletişim içinde bulunduğu toplumsal yaşamın kaçınılmaz bir parçasıdır. Zira insan var olduğundan bu yana farklı bireyler ile iletişim içinde olan sosyal bir varlıktır. Bu sebeple bireyler arasında bu etkileşim ve iletişim olduğu sürece, insanlar farklı nedenlerden dolayı çatışma içine girmiştir. Çalışma konumuz itibariyle, bireylerin çeşitli sebeplerden dolayı hukuki meselelerden kaynaklanan uyuşmazlıklarının çatışma yönetimi ve çatışma çözümü yöntemleri ile barışçıl bir şekilde çözüme kavuşturulmasının yollarından biri de “arabuluculuk” olmuştur.
Türk hukukunda 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile hukuk sistemimize dahil olan arabuluculuk kurumu ile anlaşmazlığın tarafları arasında, özel hukuktan kaynaklanan uyuşmazlıkların (ihtiyari veya mecburi) yargı yoluna gidilmeden önce arabuluculuk yoluyla çözümü amaçlanmaktadır.
Arabuluculuk kurumunun ilk planda hukuk temelli görünümüne rağmen, incelemeye konu edildikçe diğer başka disiplinler ile de yakından ilişkili olduğu görülmektedir. Arabuluculuk, dava prosedüründe karşımıza çıkan taraf dilekçeleri üzerinden cereyan eden bir muhakeme değildir. Arabuluculuğun özü, çatışan ve uyuşmazlık içine düşen tarafların çatışmalarını analiz etmek için onları dinlemek, anlamak bir başka ifade ile çatışma içinde olan insanı tanımak olgusuna dayanmaktadır.
Buna bağlı olarak, arabuluculuk müzakereleri sırasında, çeşitli nedenlerden ötürü öfke, gerginlik, kaygı, hayal kırıklığı ve benzeri duygu durumlarını yaşayan uyuşmazlık taraflarının, böyle bir anda beyin yapılarının nasıl işlediğini, hangi duyguların onları tetiklediğini, hangi nörolojik ve psikolojik etkiler altında kaldıklarını, çatışmayı yönetebilmek için arabulucunun görebilmesi ve bu durumu kontrol edebilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda makalemizin ana teması, arabuluculuğun iletişim, nöroloji ve psikoloji gibi diğer disiplinler ile olan yakın ilişkisini ortaya koyup, bunlar arasında bir köprü kurabilmeyi ve buna dayalı olarak da alana katkı sağlayabilmeyi hedef etmektedir.
Çatışma Yönetimi Çatışma Çözümü Arabuluculuk Nöroloji Beynin Bileşenleri Amigdala Hipokampus Karar Verme Ayna Nöronlar Psikoloji
Conflict is an inevitable part of communal living, where people interact and communicate. Yet based on human existence, people are social creatures who communicate with various other individuals. Thus, for as long as these interactions and communications have occurred, people have started conflicts for various reasons. The study’s subject is mediation, a conflict management and resolution method that has been used as a peaceful means for resolving individual disputes that arise out of legal matters for various reasons. Mediation became a part of the Turkish legal system through Law No. 6325 on Mediation in Civil Disputes and is used with the aim of resolving interparty disputes (voluntary or compulsory) that arise out of private law before being referred to judicial remediation. Even though mediation appears to have a legal foundation, further examination shows it to also be closely related to other disciplines. Mediation is not a trial that flows with party submissions, as seen in lawsuit procedures. The essence of mediation involves analyzing conflicts of parties in dispute by listening to and understanding the parties, namely by getting to know the people who are in conflict. In this context, the main theme of the article is to establish a close connection between mediation and other disciplines such as communications, neurology, and psychology and to build bridges among these with the aim of contributing to the field on this basis.
Conflict Management Conflict Resolution Mediation Neurology Part of The Brain Amygdala Hippocampus Decision Making Mirror Neurons Psychology
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Çevre ve Kaynaklar Hukuku (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 7 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 25 Ekim 2023 |
Kabul Tarihi | 19 Nisan 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 82 Sayı: 1 |