İnsanoğlu yeryüzüne ayak bastığı günden bu zamana, toplum içinde yaşamıştır. Varlığını ancak bu yolla devam ettirmiştir. İnsan, ilk önce ailesi ve yakın çevresi ile sosyal ilişki kurar. Sonra bu ilişkiler ağı çeşitlenir ve toplumun her alanına yayılmış olur. Zaten insanın özünde ünsiyet özelliği vardır. Ancak diğer insanlarla yakınlaşarak öğrenir, kişisel gelişimini devam ettirir ve değerlere uyum sağlar. İnsan için tabii olan, sosyal hayattır. İnsanın kişisel gelişimi, içinde yaşadığı topluma uyumu ve olumlu katkısı ile doğru orantılıdır. Toplumun da karşılıklı hak ve vazifeleri gözeten bir yapıda olması gerekir. Tarih boyunca olumlu ve faydalı davranışları geliştiren toplumlar olduğu gibi, bunun aksi zulüm ve bozulmanın hâkim olduğu topluluklar da olmuştur. Allah, çoğunlukla bozulmaya başlamış toplumlara peygamber göndermiştir. Peygamberler Allah’tan aldıkları ilkeleri, insanlara ulaştırmışlardır. İnsanları iyi, doğru ve güzele çağırmışlardır. Hz. Muhammed de birçok yönden bozulan Arap toplumunu uyarmak üzere görevlendirilmiştir. Bu çağrının ilk muhatabı Mekke halkı çoğunlukla, Hz. Muhammed’e ve arkadaşlarına engel çıkarmıştır. Bu engelleme, Müslümanlara işkence ve ölüme kadar uzanmıştır. Hz. Muhammed ve arkadaşları bu zorbalıklara sabır ve af ile karşılık vermişlerdir. Karşılıklı konuşma ortamını engelleyecek davranışlardan uzak durmuşlardır. Sonunda doğup büyüdükleri Mekke’den, Medine’ye göç etmek zorunda kalmışlardır. Hz. Muhammed ve arkadaşları bu yeni vatanlarında olumlu karşılanmışlardır. İslam dini burada gelişmiş ve tüm Arabistan yarımadasına yayılmıştır. İslam dini, insanın kendisi, toplumu ve Yaratıcısı ile barışık olacağı ilkeleri tavsiye etmiştir. Barış, güven, adalet, müsamaha, kardeşlik, yardımlaşma, sevgi ve eğitim temel ilkelerdir. Bu ilkeler Hz. Muhammed döneminde hem teorik hem de pratik olarak toplumda kabul görmüştür. Ondan sonra da bu ilkeler çoğunlukla, hürmet görmüştür. İslam Tarihi bunun canlı şahididir. Ancak son dönemlerde Müslümanlara yakıştırılan şiddet söylemi, islamofobi gibi algı çarpıtmaları konuyu gündeme taşımaktadır. Bu açıdan konu yeniden ele alınmayı hak etmektedir. Çalışmamızda, İlk dönem İslam tarihine ait literatür taraması yapılmıştır. Yorumlama sonucu yeni değerlendirmelere ulaşılmağa çalışılmıştır. Çalışmamız bu alana küçük bir katkı sunabilirse, amacına ulaşmış sayılacaktır.
YOK
YOK
Mankind has lived in society since the day he set foot on Earth. It has continued to exist only in this way. A person first establishes a social relationship with his family and close environment. Then this network of relations diversifies and spreads to all areas of society. In fact, there is a feature of familiarity in the essence of human being. However, he learns by getting closer to other people, continues his personal development and adapts to values. What is natural for human beings is social life. A person's personal development is directly proportional to his harmony and positive contribution to the society he lives in. The society should also have a structure that takes care of mutual rights and duties. While there have been societies throughout history that have developed positive and beneficial behaviors, there have also been societies where oppression and corruption prevailed. God often sent prophets to societies that had begun to deteriorate. Prophets conveyed the principles they received from Allah to people. They called people to good, true and beautiful. Hz. Muhammad was appointed to warn the Arab society, which was corrupted in many ways. The first addressee of this call was mostly the people of Mecca, Hz. He put obstacles to Muhammad and his friends. This obstruction extended to torture and death to Muslims. Hz. Muhammad and his friends responded to these bullyings with patience and forgiveness. They stayed away from behaviors that would hinder the mutual conversation environment. Eventually, they had to migrate from Mecca, where they were born and raised, to Medina. Hz. Muhammad and his friends were welcomed in their new homeland. The religion of Islam developed here and spread to the entire Arabian peninsula. The religion of Islam has recommended the principles that man will be at peace with himself, his society and his Creator. Peace, trust, justice, brotherhood, tolerance, cooperation, love and education are the basic principles. These principles are It was accepted in the society both theoretically and practically during the reign of Muhammad. After the Prophet, these principles were mostly respected. Islamic History is the living witness of this. However, the discourse of violence, which has been attributed to Muslims recently, and the distortions of perception such as islamophobia bring the issue to the agenda. In this respect, the issue deserves to be reconsidered. In our study, a literature review of the first period of Islamic history was made. As a result of the interpretation, it was tried to reach new evaluations. If our work can make a small contribution to this field, it will be deemed to have achieved its purpose.
Social Peace Justice Trust Tolerance Brotherhood Islamophobia
YOK
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Tarihi ve Medeniyeti |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Proje Numarası | YOK |
Erken Görünüm Tarihi | 13 Temmuz 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 20 Temmuz 2023 |
Gönderilme Tarihi | 6 Nisan 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
A Uluslararası İslam Araştırmaları Dergisi, 2017'den bu yana TR DİZİN ULAKBİM tarafından taranmaya başlamıştır. Ayrıca, Citefactor, Rootindex, DRJI index, ResearchBib, Sobiad İndex, Scientific Indexing Services, İdealonline ve Eurasian Scientific Journal Index gibi ulusal ve uluslararası indexler tarafından da taranmaktadır. İsam ve Base Bielefeld Academic Search tarafından taranmaktadır.