Hayatı
anlamlandıran sanatın kendi anlamı, hayatla iç içe oluşu ile alakalıdır.
Sanatta tek bir idealden söz edilemeyeceği gibi, her durum, her nesne, hayatın
içinde olan her şey sanatın konusu olabilmekte, sanatçısıyla farklılaşan ifade
biçimleri ile çeşitlenmektedir. Plastik sanatlarda,
sanat nesnesinden beklenen ‘açık yapıt’ niteliği; geçmişi, şimdiyi ve geleceği
anlama/anlamlandırma ve yorumlama olgusunu -mecazen-
kapı imgesi ile özdeşleştirmemize olanak sağlar. Belleklerdeki -yeniden biçimlenebilir olan- sanatsal
kapı imgesinin, sahip olduğu potansiyelle farklı anlam katmanlarının
oluşturulmasına izin vermekte ve doğurganlığıyla kendini oldukça farklı
şekillerde özgürce gösterdiğine şahit olunmaktadır. Çoğunlukla
işlevine ve maddesel varlığına aşina olunan kapıların; sembolik ve düşünsel
özelliklerini pek çok alandan taşıdığını ve ‘formdan öte bir kavram’ olduğunu
söylemek mümkündür. Sanatsal bağlamda kapı imgesi, ‘ben’ ve/veya ‘öteki’ne ait dünya(lar) için
bir seçeneğe sahip olma(-ma) duygusu yaratmakta, bu da toplumsal öznelerin
aşamalı olarak Baba-Devlet-Tanrı otoritesi ile ilişkilerinin görünür temsili
olarak ‘kapı’nın biteviye sorgulandığı bir alan yaratmaktadır. Bir sanat formu
olarak kapı imgesi, sanatın dönüştürücü gücüne duyulan ihtiyaç ölçüsünde
tekrarlanmakta, yeniden biçimlendirme isteği uyandırarak, bir seçeneğe (daha)
sahip olunduğunu düşündürmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Derleme |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ijca