Türk Musikisi’nde olduğu gibi, dünyadaki bütün gerçek musikilerin temelinde Dini
Musiki vardır. Ancak bugün Türk Musikisi Konservatuarlarının müfredatına
bakıldığında, bu temel üzerinde hak ettiği ölçüde durulmadığı görülür. Dönemin
konservatuarı görevini hakkıyla gören tekkelerin kemalat yolunda ilerleyen
sanatkarlar yetiştirme ve şaheser niteliğinde eserlerin üretildiği mekanlar olduğuna
ise neredeyse hiç değinilmemektedir. Tekkelerdeki eğitim sisteminin
kazandırdığı; bilgiyi hazmetmiş, özümsemiş, mütevazı, ilim ve irfan sahibi ve
aynı zamanda da sanatkâr bireyler olabilme yetisinin, bugünkü sanat eğitimi
kurumlarında tam olarak kazandırılabildiğini söylemek mümkün değildir. Türk
Musikisi’nin sözlü eserlerinin, insanın manevi eğitimine katkısı, Anadolu evliyalarının
nutk-ı şeriflerinin bütün devirlerdeki insanlık alemine hitab etmesi sebebiyle
her zaman geçerliliğini korur. Bugün üretilen eserler; bestekarlığın asıl amacı
olan şiirin içinde gizli musikiyi ortaya çıkaracak vezin ve manevi değerde
şiirlerden ve tasavvufi zevkten bir hayli yoksun olduğumuzun göstergesidir. Müzisyeni
sanatkar yapan değerlerin kazanımı, nefs eğitimiyle birlikte yürütülen bir
sanat eğitiminin sonucudur. Türk Müziği alanında, özellikle bestekarlık ve ses
sanatkarlığı, manevi eğitiminin eşlik etmediği bir süreçle zirveye ulaşamaz.
Çünkü; tekniğin ötesine geçmeyi gerektiren, metafizik yönü ağır basan olgulardır.
Tekkelerde hocalar, hiçbir zaman öz kültür ve sanat değerlerimizden ödün
vermemiş, var oluş amacımıza hizmet etmeyen, maneviyattan uzaklaştıran popüler
öğeler konusunda bilinçlendirmeyi sevgiyle başarmışlardır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Eğitim Üzerine Çalışmalar |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 3 Sayı: 7 |