İslam dini, iktisad
konusunda, ifrat ve tefritten uzak mutedil bir yol izlemiştir; bir yandan geçim
temini ile rızık elde etmenin insanın müstağnî kalamayacağı husus olduğunu
kabul ederken, öte yandan, insanın maîşet talebini hayatının aslî amacına
dönüştürmesini tasvip etmemiştir. Bundan dolayıdır ki, Kur’ân ayetlerinin bir
yandan ruhbanlığı yerdiğini görürken; diğer yandan Allah’ın lütfunu ummayı emrederek,
ticaretle uğraşmayı “Allah’ın fazlını istemek” olarak isimlendirdiğine şahitlik
ederiz. İslamî anlayışa göre iktisad, Allah (c.c.) tarafından bazı doğal
dinamiklere tevdi edilmiş bir nizamdır. Söz konusu dinamiklerin başında
şüphesiz, arz-talep dengesi gelmektedir. İslam iktisadı, ferdî mülkiyeti inkar
edercesine sınırlandıran sosyalist ekonomi ile bireyin mülkiyeti ve iktisap
hakkı noktasında hiçbir kuvvet ve kudret tanımayan kapitalist ekonomi
anlayışlarından farklı olarak vasat bir yol takip etmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ekonomi |
Bölüm | Çeviri |
Çevirmenler |
Ozat Shamshıyev Bu kişi benim |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 5 Sayı: 3 |