20. yüzyılın sonlarına doğru ve 21. yüzyılın başlarından itibaren, masal, türün popülerleşmesine katkıda bulunan yazarların ve
eleştirmenlerinin büyük çoğunluğu tarafından dikkate değer bir diyalektik gelişmeye tanık olmuştur. Bu çalışma, geleneksel
Sindirella (Külkedisi) masalının ve bu masalın siberpunk bilim kurgu türündeki modern yeniden anlatımı olan, Marissa
Meyer’in Lunar Chronicles roman serisinin ilk kitabı olan Cinder romanı bağlamında söylemsel ve tarihsel bir analizini
sunmaktadır. Geleneksel masal genellikle sosyal ve kültürel yapıları, özellikle kadın bedenini cinsiyetlendirme normlarını
yeniden oluşturur. Çağdaş insanötesi kuramın, kadın ve özellikle kadın sayborg bedeniyle ilgili olarak, güncel tartışmalara
katkıda bulunmada ve geleneksel toplumsal cinsiyet meselelerini bu anlamda tartışmaya açmakta önemli rol üstlendiği
savunulmaktadır. Bu bağlamda bu çalışmanın temel amacı, çağdaş insanötesi kuramı ve Donna Haraway tarafından ileri
sürülen ve Anne Balsamo'nun yeniden okumaları tarafından geliştirilen siborg özne kavramından yararlanarak, kadın imgesi
modelinin ardındaki temel nedenleri ve sosyal yapıları araştırmak, ve bu bulgular ışığında geleneksel Sinderella (Külkedisi)
masalını incelemektir.
Masal siberpunk insanötesi siborg kadın bedeni Sindirella Cinder
In the last decades of the 20th century and the beginning of the 21th, the fairy tale witnessed a remarkable dialectical
development by the vast majority of fairy tale writers and critics who have contributed to the popularization of the genre. This
study offers a discursive and historical analysis of the traditional fairy tale of Cinderella and its modern retelling in the
cyberpunk science-fiction genre as seen in Marissa Meyer’s Cinder, a novel in The Lunar Chronicles series. The traditional fairy
tale usually regenerates social and cultural constructions, mainly those norms on gendering the female body. It is argued that
contemporary posthuman critical theory has been fundamental in contributing to current debates and negotiating the
traditional gendering issue, particularly in regard to the female and female cyborg body. Taking advantage of the contemporary
posthuman critical theory, and the cyborg subject presented by Donna Haraway and promoted by Anne Balsamo’s readings on
the cyborg, the principal objective of this study is to investigate the main reasons and social constructions behind a female
image model that lasted for many centuries and which is still active, and to scrutinize the traditional fairy tale of Cinderella
under these lenses. The most obvious finding to emerge from the study is that cyborg technologies have been adopted by
Haraway and her contemporaries, offering a chance to challenge all the biased sexual politics, gendering norms and other social
practices that depict the female body in an exaggerated feminized way, and draw a faulty image of woman for the generations
to come.
Fairy tale cyberpunk posthuman cyborg female body Cinderella Cinder
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | İkinci Bir Dil Olarak İngilizce |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mart 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |