Bu çalışma, Max Weber’in karizmatik otorite kavramına dayanarak, 2000 sonrası dönemde yükselen popülist liderlik biçimlerini incelemektedir. Donald Trump (ABD), Narendra Modi (Hindistan) ve Jair Bolsonaro (Brezilya) örnekleri üzerinden, çağdaş siyaset sahnesinde karizmatik otoritenin nasıl yeniden inşa edildiği, popülizmin bu otorite biçimini nasıl güçlendirdiği ve karizma temelli meşruiyet iddialarının demokratik kurumlarla nasıl ilişkilendiği ele alınmaktadır. Çalışma, söylem analizi ve karşılaştırmalı vaka yöntemiyle, liderlerin siyasal söylemleri ve pratiklerine odaklanmaktadır. Literatür taraması, Weberyen otorite tipolojileri, karizmatik liderlik, popülizm ve siyasal temsil krizine dair güncel uluslararası akademik kaynaklara dayanmaktadır.
Bulgular, günümüz popülist liderlerinin karizmatik otoriteyi kişiselleştirilmiş anlatılar, semboller ve imaj stratejileriyle yeniden inşa ettiğini göstermektedir. “Halk” ile “seçkinler” karşıtlığına dayalı popülist söylemler, meşruiyet iddialarını güçlendirmektedir. Karizma temelli meşruiyet, çoğunlukçu bir demokrasi anlayışıyla örtüşürken; hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı ve kurumsal denetim gibi liberal normlarla yapısal bir gerilim içerisindedir.
Sonuç olarak, Weber’in bir yüzyıl önce ortaya koyduğu karizmatik otorite kavramı günümüz liderliğini anlamada güçlü bir çerçeve sunmaktadır; ancak dijital çağın medya teknolojileri ve ideolojik popülizmiyle birleştiğinde, liberal demokrasilere ciddi meydan okumalar getirmektedir.
Karizmatik otorite popülist liderlik siyasal meşruiyet Max Weber temsil krizi
This study explores the rise of populist leadership forms since the 2000s by drawing on Max Weber’s concept of charismatic authority. Through the cases of Donald Trump (USA), Narendra Modi (India), and Jair Bolsonaro (Brazil), it examines how charismatic authority is reconstructed in contemporary politics, how populism reinforces this authority type, and how charisma-based claims to legitimacy interact with democratic institutions. The study employs discourse analysis and comparative case study methods, focusing on political rhetoric and practices. The literature review is grounded in recent international scholarship on Weberian authority types, charismatic leadership, populism, and crises of political representation.
Findings suggest that today’s populist leaders reconstruct charismatic authority through personalized narratives, symbols, and image strategies. Populist discourse built on the antagonism between “the people” and “the elites” strengthens their claims to legitimacy. While charisma-based legitimacy aligns with a majoritarian understanding of democracy, it structurally conflicts with liberal democratic norms such as the rule of law, separation of powers, and institutional oversight.
The study argues that populist charismatic leadership is shaped not only by individual traits but also by systemic crises in political representation. This leadership style fosters direct mobilization while weakening democratic institutions and encouraging authoritarian tendencies.
In conclusion, Weber’s century-old concept of charismatic authority provides a powerful lens to understand contemporary populist leadership. However, in the digital era, where media technologies and ideological populism converge, this form of authority poses serious challenges to liberal democracies.
Charismatic authority populist leadership political legitimacy Max Weber crisis of representation
| Birincil Dil | İngilizce |
|---|---|
| Konular | Liderlik |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 9 Haziran 2025 |
| Kabul Tarihi | 17 Temmuz 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 8 Sayı: 3 |