Shah Ismail, who inherited this heritage at the age of a child on behalf of his ancestors killed with the love of Shahdom, had pushed Islam Ummah to a schism whose wounds have not healed yet. Although his ancestors were Sunni and Shafii , Shah Ismail who was a Turk himself could not ingratiate himself either with Sunniis or Qizilbashes because of his own actions. He forced Qizilbash Turkish Tribes which were effective in his being a state to be Shia/Imamiyyah and killed the ones who resisted and on the other hand he put so much effort into ruining the people of Sunni Ottoman Empire by means of his missioners. After all, losing the revenge against Yavuz Sultan Selim Khan in Chaldiran War, Shah Ismail had missed the opportunity to institute Islamic Union for the first time after the Judge Event. Because Iran would rise from the ashes of Chaldiran War and the disagreement among the Ummah would increase. After that, Qizilbash Community in Anatolia who had resisted against Ottoman Empire and set their hearts on Shah Ismail, would turn in on themselves, and would try to take revenge of Chaldiran with different manifestations on ocaasion. At this point of view, Shah Ismail neither could be accepted by Shia as Pharisee nor had a place in Turkish history as a Turk.
Şahlık sevdasıyla öldürülen ataları yerine çocuk yaşta bu mirası devralan Şah İsmail, kurduğu Şahlık ile İslam ümmetini, henüz yaraları sarılamamış bir bölünmeye itmiştir. Şah İsmail, geçmişi Sünni ve Şafii, kendisi ise Türk olmasına rağmen, yaptığı icraatları sebebi ile ne Sünnîlere ne de Kızılbaşlara yaranabilmiştir. Şah İsmail devlet olmasındaki en büyük amil olan Kızılbaş Türk oymaklarını belli bir zamandan sonra Şii/İmamiyye olmaya mecbur edip, direnenleri katletmiş, bir diğer taraftan da Sünni Osmanlı Devleti’nin halkını dâileri vasıtasıyla ifsâd etmek için elinden gelen bütün gayreti göstermiştir. Nihayetinde, Çaldıran savaşında Yavuz Sultan Selim Han’la hesaplaşmayı kaybeden Şah İsmail sebebiyle İslam Birliğini tesis etme imkânı, hakem olayından bu yana ilk defa yakalamış iken bu fırsatı kaçırmıştır. Çünkü Çaldıran’ın küllerinden İran devleti doğacak ve Ümmet arasındaki ayrılık daha da derinleşecek, akabinde de Anadolu’daki Şah İsmail’e gönül veren ve Osmanlı’ya isyan eden Kızılbaş topluluğu da o günden sonra içine kapanmış ve her fırsatta Çaldıran’ın acısını ve intikamını farklı tezahürlerle ortaya koymak için uğraşmıştır. Bu açıdan bakıldığında, Şah İsmail ne Fârisiler olarak Şia’dan kabul görmüştür ne de Türk tarihinde bir yer edinebilmiştir. Ancak icraatlarının dolaylı etkileri yüzyıllardır hala etkisini sürdürmektedir.
Yavuz Sultan Selim Şah İsmail Sünnilik Kızılbaşlık Çaldıran İmamiyye İran Anadolu
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Haziran 2015 |
Gönderilme Tarihi | 10 Haziran 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 2 Sayı: 3 - HAZİRAN |
İndeksler / Indexes
tarafından dizinlenmekte,
TÜBİTAK/ULAKBİM(TR) SBVT tarafından izlenmektedir.
Dergimizde yayımlanan makaleler, aksi belirtilmediği sürece, Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası (CC BY 4.0) ile lisanslanır. Dergiye yayımlanmak üzere metin yollayan tüm yazar ve çevirmenlerin, gönderdikleri metnin yegâne telif sahibi olmaları ya da gerekli izinleri almış olmaları beklenir. Dergiye metin yollayan yazar ve çevirmenler bu metinlerin CC BY 4.0 kapsamında lisanslanacağını, aksini sayı editörlerine en başında açıkça beyan etmedikleri müddetçe, peşinen kabul etmiş sayılırlar.