Başlangıç ve bitişlerin tarihin seyrine yön vermesi gibi bireysel ya da toplumsal belleğin katmanlarında da izler bırakmaktadır. 20. Yüzyıl bellek çalışmalarının önemsendiği, disiplinlerarası araştırmalara konu edildiği ve bu araştırmaların sonuçlarına dayandırılarak insanın temel unsur olduğu tarih yazımının yeniden şekillendiği bir zaman dilimidir. Belleğin bir tür hatırlama mekanizması olarak ele alınışı, diğer bir ifadeyle oluşan arşiv sistemi, sözlü kültürden yazıla kültüre geçişin emarelerini taşıdığı gibi, soyut olanın somuta dönüşerek adeta görünür kılınması belleğin daha da canlı tutulmasını sağlar. Görüntünün ardındaki gerçeklik bireysel bellek çıkarımlarının öznelliğini ifade ederken, kolektif belleğin nesnel birikimlerini de sergiler. İnsanlık tarihi, gelecek zamanlara ve kuşaklara kapılarını aralar adeta. Sözlü kültürün izlerini taşıyan mitler, masallar ve destanları, yazılı kültüre geçişle birlikte mekânlar, buluntular, el yazmaları, sanat eserleri takip eder bellek ayrıntılarında. Teknolojinin olanakları, belleği dijital boyuta taşımış, görüntü dilini kullanan arşivler yaratılmıştır. Fotoğraf karelerinden sıyrılan insan ifadeleri beyaz perde de vücut bulmuştur. Sinema sanatının geniş kitleleri kısa sürede etkileyebilme gücü ve popülerliği bellek oluşumlarında sıkça tercih edilen bir araç olarak kullanılmasına neden olmuştur. Sinemanın anlatım dilindeki zamansızlık izleyiciyi bellek katmanlarında yolculuğa çıkartabilmektedir. Sinemanın gücünü kullanan televizyon ve günümüzün dijital yayın platformları da toplumdaki farklı bakış açılarını belleğe gönderme yaparak özgün yapımlar üretmektedirler. Dünyada ve Türkiye’de en çok izlenme payına sahip dijital yayın platformu Netflix’in orijinal yapımları arasında yer alan “Kulüp” dizi, 1950’li yılların Türkiye’si ve özelde İstanbul’un ağırlıklı olarak gayrimüslimlerin yaşadığı Beyoğlu semtine ışık tutarak, dönemin belirleyici özelliklerini, Sefarad Yahudileri’nin gözünden aktarmaktadır. Çalışmanın örneklemini oluşturan Kulüp dizisinin 10 bölümü, nitel araştırmada kullanılan amaçlı örnekleme yöntemlerinden biri olan tipik durum örneklemi yöntemine göre incelenecektir. Tipik durum örneklemi için belirlenen “zaman”, “mekân”, “azınlıklar” ve “inanç” faktörleri, ele alınan araştırma konusunda bellek oluşumunun toplumsal yansımalarını ortaya koymamızı sağlayacaktır.
Just as beginnings and endings direct the course of history, it also leaves traces in individual or social memory layers. The 20th century, in which memory studies are given importance, interdisciplinary researches are carried out, and human is the main element based on the results of these researches, is a period in which historiography was reshaped. Handling memory as a kind of remembering mechanism, in other words, carrying the signs of the transition from oral culture to written culture, making the abstract visible by turning into concrete ensures that the memory is kept alive even more. While the reality behind the image expresses the subjectivity of individual memory inferences, it also exhibits the objective units of collective memory. The history of humanity almost opens its doors to future times and generations. In memory, details, myths, tales, and epics bearing the traces of oral culture are followed by places, manuscripts, and works of art transitioning to written culture. Technological opportunities have brought a memory to a digital dimension, and archives using image language have been created. Human expressions that stand out from frames were embodied on the white screen. The power and popularity of the art of cinema to influence large audiences in a short time have led to its use as a frequently preferred tool in memory formations. Timelessness in the expression language of cinema can take the audience on a journey through memory layers. Television using the power of cinema and today’s digital broadcasting platforms also produces original productions by referring to the memory of different societal perspectives. “Kulüp” series, which is among the original productions of Netflix, the digital broadcasting platform with the highest share of views in the world and Turkey, conveys the defining features of the period from the perspective of Sephardic Jews, shedding light on 1950s Turkey and specifically Istanbul’s Beyoğlu district, where predominantly non-Muslims lived. The 10 episodes of the Kulüp series that constitute the study’s sample will be analyzed according to the typical case sampling method, which is one of the purposive sampling methods used in qualitative research. The “time,” “space," “minorities,” and “belief” factors determined for typical sampling will enable us to reveal the social reflections of memory formation on the subject of the study.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Eylül 2022 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ocak 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |