In an age when fake and false information is easily circulated, deepfake products and even hologram technology can be used to make fake narratives believable, and the line between truth and lies is increasingly blurred. In addition, fake news, unconfirmed information, and conspiracy theories that are used to create an alternative reality or transform into propaganda material can break the truth in just minutes, bend it and eventually the end-product that has been produced can become viral. A large majority accept the concept of post-truth as a powerful threat to liberalized democratic comprehension and its institutions. The undeniable effect of new media tools and social media has allowed technology at times to turn into a very dangerous post-truth instrument. Ethical problems and oppositions have emerged at this point. The truth itself is now turning into a kind of sacred icon for individuals of any status that can be described as truth seekers. In this study, the document analysis method, one of the qualitative research methods, was used. From this perspective numerous current studies, newspaper and magazine articles, statistics, podcast recordings, blog posts, blog posts, open-access web resources and multimedia data on the concept of post-truth have been examined. Within this framework, in this study, the definition, connotations and scope of the post-truth age and the possible effects of its technology-oriented products on individuals have been tried to be examined. As a result of this study, it is seen that the new media tools that came to the agenda with the concept of post-truth have turned into technological instruments used to distribute the divisive language in world politics. In addition, it was concluded that political corruption leads to atomized polarization at the level of individuals in societies and the trust in the media on a global scale is questioned.
Sahte ve yanlış bilgilerin kolaylıkla dolaşıma girdiği, deepfake (derin sahtelik) ürünlerinin ve hatta hologram teknolojisinin sahte anlatıları inandırıcı kılmak için kullanılabildiği bir çağda hakikat ile yalan arasındaki çizgi giderek muğlaklaşmaktadır. Bunun yanı sıra alternatif bir gerçeklik yaratmada kullanılan ya da propaganda malzemesine dönüştürülen sahte haberler, teyit edilmemiş bilgiler, komplo teorileri sadece dakikalar içerisinde hakikatin belini kırabilmekte, onu eğip bükebilmekte ve nihayetinde üretilmiş olan yeni ürün viral olabilmektedir. Büyük bir kesim ise post-truth kavramını liberalleşmiş demokratik anlayışa ve onun kurumlarına yönelik güçlü bir tehdit olarak kabul etmektedir. Yeni medya araçları ile sosyal medyanın yadsınamaz etkisi teknolojinin kimi zaman oldukça tehlikeli bir post-truth enstrümanına dönüşmesine olanak sağlamıştır. Etik problemler ve karşı duruşlar da tam olarak bu noktada cereyan etmeye başlamıştır. Hakikat arayışçıları olarak tabir edilebilecek her tür statüden birey için gerçeklik artık bir tür kutsal ikonaya dönüşmektedir. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan dokümanter analiz yöntemi kullanılmıştır. Bu doğrultuda post-truth kavramını konu alan birçok güncel çalışma, gazete ve dergi yazıları, istatistikler, podcast kayıtları, blog yazıları, açık erişimli web kaynakları ile çoklu ortam (multimedya) verileri incelenmiştir. Bu noktadan hareketle, bu çalışmada post-truth çağının tanımı, çağrışımları, kapsamı ile teknoloji odaklı ürünlerinin bireyler üzerindeki olası etkileri incelenmeye çalışılmıştır. Çalışma sonucunda post-truth kavramı ile gündeme gelen yeni medya araçlarının dünya siyasetinde ayrıştırıcı dili yaygınlaştırmada kullanılan teknolojik enstrümanlara dönüştüğü görülmektedir. Ayrıca, siyasi yozlaşmanın toplumlarda bireyler düzeyinde atomikleşmiş kutuplaşmaya yol açtığı ve küresel çapta medyaya olan güvenin sorgulandığı sonucuna ulaşılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Mart 2023 |
Gönderilme Tarihi | 15 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |