Çağımızın en önemli felsefelerinden biri olan varoluşçuluk, geçmişten günümüze kadar dünyanın pek çok yerinde tartışılmış ve benimsenmiştir. Varoluşçuluk felsefesiyle ilgili birçok düşünür görüşlerini dile getirmiş olmakla birlikte, varoluşçu sıfatını ilk kabullenen ve bu öğretiyi savunan kişi Jean Paul Sartre olmuştur. Yalnızca felsefe alanındaki çalışmalarıyla kalmayıp, düşüncelerini yazın alanında da ifade eden Sartre’ın çok yönlü bir filozof olması, düşünce dünyasının yanı sıra, sanat dünyasında da derin izler bırakmasını sağlamıştır. Sartre’ın varoluş felsefesinin yansımaları, edebiyat alanında olduğu gibi, sinemada da belirli şekillerde kendine yer bulmuştur. Özellikle modern sinemada, Sartre’ın odaklandığı varlık, hiçlik, seçme, özgürlük, yabancılaşma, öteki ve bulantı gibi kavramların yoğun olarak kullanıldığı görülmektedir. Sartre varoluşçuluğunun bireyi merkeze alan, özgürlüğe odaklanan ve yaşamın anlamını sorgulayan doğası, sinema ile buluşmasında önemli bir etken olmuştur. Çalışmada, Sartre varoluşçuluğunun, sanat ve özel olarak sinemadaki yansımaları ile Aronofsky sinemasındaki etkileri üzerinde durulmuştur. Bu bağlamda, “psikolojik olarak rahatsız edici” sinema filmleriyle bilinen Aronofsky’nin filmlerinin yapısal dinamiklerinin, varoluşçuluk temel alınarak nasıl tanımlanabileceği sorusuna yanıt aranmıştır.
Existentialism, as one of the most important philosphies of the era, has been disputed and accepted in most regions in world. Although many philosophers expressed their own opinions about the existentialism philosophy, Jean Paul Sartre has been the first person who accepted and defended the existentialist name. As a versatile philosopher, he
didn’t merely study on philosophy branch, but also had a remarkable effect on the world of arts. Besides the literature field, the reflection of his existentialist philosophy can also be
seen in cinema. It can be noticed that the concepts that Sartre focused on - like presence, nothingness, choice, freedom, alienation, the other and nausea- has been intensively
used especially in modern cinema. The nature of Sartre’s existentialism; focusing on the individual, emphasizing freedom and questioning the meaning of life, has been an
important factor in its reapprochement with cinema. This study emphasizes on the affects of Sartre existentalism on arts- more specifically on cinema and on Aronofsky films. In this
context, the structural elements of the movies of Aronofsky, who is known as the director of the “physchologically disturbing movies”, has been examined based on existentialism.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Haziran 2019 |
Gönderilme Tarihi | 25 Mart 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 48 |