Birçok inanca ev sahipliği yapmış Hint alt kıtasında 12. yüzyılın başlarında Müslümanlar tarafından yapılan fetihler sonucu İslam dini yayılmaya başlamıştır. Hint diyarı 19. yüzyılda İngilizler tarafından ele geçirilinceye kadar Gaznelileri, Delhi Sultanlığı ve Babürlüler tarafından İslam şeriatı ile yönetilmiştir. Bölgede Hinduların Müslüman olmasında gerçekleşen fetihler kadar sûfîler de etkili olmuşlardır. Sûfîlerin faaliyetleri ile Hint diyarında Çiştiyye, Sühreverdiyye, Kâdiriyye ve Nakşibendiyye tarikatları yayılmıştır. Müslüman yöneticiler medresenin yanında dergâh ve zâviyeler de inşa etmişlerdir. Medreselerde şer‘î ilimlerin yanında felsefe, mantık ve geometri gibi ilimler de okutulmuştur. Zamanla nakli ilimlere değil aklı ilimlere önem artarken Sufiler arasında da Hindu düşüncelerinin etkileri görülmeye başlanmıştır. Neticede sünnî çizgiden ayrılmış karma tarikatlar zuhur etmiştir. Bazı alimler de alet ilimleri amaç haline getirerek Kur’an-ı Kerim ve sünnetten uzaklaşmışlardır. Elbette bütün bunlara bazı Müslüman yöneticilerin doğrudan etkisi varken daha çok Hindu kültürünün bölgedeki tesirinin neticesinde istikametten sapmaların meydana geldiği de inkâr edilemez bir gerçekliktir. Böyle bir devirde Şah Veliyyullah Dihlevî (ö. 1176/1762) hem yöneticileri hem alimleri özellikle de ehl-i tarikatı Kur’an-ı Kerim ve sünnete davet ederek toplumun ahlaki açıdan düzelmesi için çaba harcamıştır. Dihlevî medresede şer‘î ilimleri öğretmenin yanında müritlerinin maneviyatıyla da yakından ilgilenmiştir. Dihlevî eğitim faaliyetlerinin yanı sıra tefsir, hadis, kelam ve tasavvuf alanlarında birçok eser kaleme almıştır. Müslüman toplumunda ortaya çıkan bid‘at ve hurafelere karşı mücadele eden Dihlevî, tasavvuf alanında tecdid hareketini başlatmasıyla da bilinmektedir. Kur’an-ı Kerim ve sünneti merkeze alan Dihlevî, çevresindeki mürşidleri şeriata, ilim sahibi olmaya davet etmiştir. Şeriat kontrolündeki tasavvufu ortaya koymak için mürşid olmanın kriterlerini geliştirmiştir. Bu araştırmada Dihlevî’nin mürşid anlayışındaki kriterler tespit edilmiş olup onun hayatı ve tasavvuf anlayışına da yer verilmiştir. Mürşide getirdiği kriterler açısından şer‘î ilimlere vukufiyet, zikirdeki ölçü ve ilm-i letâif değerlendirilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din, Toplum ve Kültür Araştırmaları |
Bölüm | İnceleme |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 29 Mayıs 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: . Sayı: 19 |