يعد مفهوم التعزير من المفاهيم الأصيلة في الفقه الإسلامي؛ فالعقوبات في الشريعة الإسلامية تنقسم إلى حدود وتعازير، أما العقوبات الحديَّة فهي التي حددها الله سبحانه وتعالى، وأما العقوبات التعزيرية فهي التي تركت الشريعة الإسلامية تقديرها إلى القاضي، وللقاضي صلاحية واسعة في التعزير تبدأ من العفو في المخالفات والجرائم البسيطة إلى الإعدام في الجرائم الخطيرة كجريمة التجسس؛ فالتعزير أعطى صلاحية واسعة للحاكم والقاضي من حيث تقدير العقوبات ضمن القواعد العامة في الشريعة الإسلامية، وأهم هذه القواعد أن يكون القاضي مجتهداً قادراً على استنباط الأحكام الشرعية من القرآن فاهماً لمقاصد الشريعة الإسلامية، ولكن مع مرور الزمن أساء الحكام هذه الصلاحية الواسعة، ووُجد من القضاة من لم تتوافر فيه صفة الاجتهاد، فأوقعوا العقوبات الشديدة لجرائم عادية، وكان التعزير وسيلة لتعذيب وقتل المعارضين السلطةَ بحجة خروجهم على الحكام، وعند تعدد القضاة في البلد الواحد اختلفت الأحكام القضائية بسبب اختلاف القضاة في التعزير والاجتهاد بالرغم من أن الجريمة واحدة فكان ذلك سبباً في الظلم، وفي العصر الحديث كان التقنين وسيلة للحد من هذه السلطة الواسعة للقاضي، وتحديد العقوبات تحديداً دقيقاً. وقد اختلف الفقهاء في حكم تقنين الشريعة الإسلامية ما بين مؤيد للتقنين على اعتباره من المصالح المرسلة ووسيلة لضبط القضاة، وما بين معارض للتقنين؛ لأنه فكرة غربية وليست فكرة إسلامية، وبالرغم من الاختلاف في فكرة التقنين قام الفقهاء بعدة محاولات لتقنين الفقه في القرن التاسع عشر والقرن العشرين مثل مجلة الأحكام العدلية في القانون المدني في أواخر العهد العثماني، والقانون العربي الموحد المستمد من الشريعة الإسلامية.
فالبحث يتحدث عن بيان مفهوم التعزير عند الفقهاء، والقواعد العامة الضابطة له في الشريعة الإسلامية، وتطوره عبر الزمن، وتوسع الحكام في استخدام التعزير وإساءة السلطة الممنوحة لهم, ثم يقارن هذا المفهوم بالأدبيات الغربية وموقفهم من التعزير والتقنين، ومحاولات الفقهاء لتقنين الفقه.
وقد خلصت الدراسة أن أصل مفهوم التعزير هو التأديب ثم توسع الفقهاء في هذا المعنى إلى الردع والزجر، ثم غابت فكرة التعزير شيئاً فشيئاً مع وجود التقنين، وكان التقنين حلاً مناسباً لتقييد سلطة القاضي، ولكن التقنين أوقع القضاة بداية في حرج شديد حيث لم يستطع القاضي الخروج عن المواد القانونية بالرغم من وجود الظروف المخففة للجاني ما أدّى إلى منح القضاة سلطة تقديرية في التقنين يستطيع أن يقضي من خلالها بما يتناسب مع الظروف المخففة والمشددة للجريمة وشخصية المجرم حيث وُجد للعقوبة حد أعلى وحد أدنى بحيث تسمح للقاضي الحكم على الجريمة من خلال هذين الحدين؛ وبذلك يكون نظام التقنين قريب من نظام التعزير في الشريعة الإسلامية.
شكرا لكم
Tazir kavramı, İslam hukukunun temel kavramlarından biridir. İslam hukukunda cezalar tazir cezaları ve haddler olmak üzere ikiye ayrılır. Haddler, bizzat Allah tarafından belirlenen cezalar iken tazir ise takdir etme yetkisinin hâkim ve kadıya bırakıldığı cezalardır. Tazir konusunda kadı ya da hâkim, bazı basit suçlarla ilgili affedebilme yetkisinden başlayan ve örneğin casusluk gibi önemli suçlarla ilgili idam cezası verebilmeye kadar varan geniş bir yetkiye sahiptir. Dolaysıyla tazir, İslam hukukunun belirlediği kurallar çerçevesinde kadı ve hâkime ceza takdiriyle ilgili geniş bir yetki alanı tanımaktadır. Bu kurallardan en önemlisi takdir etme yetkisini kullanan hâkimin İslam şeriatının genel maksad ve gayelerini bilen ve naslardan şeri hükümler istinbat etme yetisine sahip olan bir müctehid olmasıdır. Ancak zamanla ictihad etme niteliğine sahip olmayan kadılar görev başına gelmiş, bunlar da bazı basit suçlar için şiddetli cezalar ortaya koymak suretiyle bu yetkiyi kötüye kullanmışlardır. Hatta bazen tazir, yöneticilere muhalefet eden kişilerin öldürülmesi veya onlara eziyet edilmesine yönelik bir araç haline getirilmiştir. Bunun yanında zaman zaman bir beldede görev yapan birden fazla kadının aynı suçla ilgili olarak verdikleri cezalar farklılık göstermiş bu da ayrı bir zulüm sebebi olmuştur. Modern dönemde ise kanunlaştırma faaliyetleri hâkime tanınan bu geniş yetkiyi sınırlandırmış, suçlarla ilgili net cezalar öngörmüştür. İslam hukukunun kanunlaştırılmasına ilişkin bunu maslahat olarak görmek suretiyle destekleyenler ve Batı kaynaklı bir fikir olması sebebiyle reddedenler olmak üzere iki farklı görüş ortaya çıkmıştır. Bu ihtilafa rağmen on dokuzuncu ve yirminci yüzyıllarda İslam hukukunun kanunlaştırılması konusunda “Kânûnu’l-Arabî el-Muvahhad” gibi ve Osmanlı’nın son dönemlerinde medenî hukukla ilgili “Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye” gibi bazı teşebbüsler olmuştur.
Bu çalışmada, İslam hukuk bilginlerinin tazir kavramına yaklaşımları ve tazirle ilgili ortaya koyulan genel kuralların yanında tazirin tarihsel süreçteki gelişimi ve yöneticiler tarafından tazir yetkisinin kötüye kullanılması gibi hususlar ele alınmıştır. Ayrıca bu kavram Batı literatürüyle karşılaştırılarak onların kanunlaştırma ve tazir kavramlarına yönelik yaklaşımları ve İslam hukuk bilginlerinin kanunlaştırma faaliyetleriyle ilgili girişimleri incelenmiştir.
Çalışmada tazir kavramının aslı itibariyle bir disiplin sağlama aracı olduğu ancak zamanla âlimler tarafından kapsamı genişletilerek caydırıcı ve engelleyici bir olguya dönüştüğü, sonrasında ise yavaş yavaş kanunlaştırma faaliyetleri ile ortadan kalktığı görülmüştür. Zira kanunlaştırma, hâkimlerin yetkilerini sınırlandırmak için uygun bir çözüm olmuştur. Ancak İslam hukukunun kanunlaştırılması başlarda hâkimleri büyük bir zorluğa itmiştir. Çünkü bazı cezayı hafifletici veya ağırlaştırıcı sebepler olmasına rağmen hâkimler kanun maddelerinin dışına çıkamadığı için bu tür durumları göz ardı etmek zorunda kalmışlardır. Daha sonra ise bu sıkıntının aşılması için suçlarla ilgili alt ve üst ceza sınırları belirlenmiş ve hâkimlere de suçlunun durumunu ve varsa hafifletici veya ağırlaştırıcı durumları göz önüne alarak bu iki sınır içerisinde takdir etme yetkisi verilmiştir. Böylelikle kanunlaştırma kavramının İslam hukukundaki tazir kavramına benzerliği görülmektedir.
The concept of discretion is one of the basic concepts in Islamic jurisprudence. Punishments in Islamic Sharia are divided into hudud and tazir. The hudud punishments are those specified by Allah. whearas tazir punishments are left to the judge in the Islamic Sharia. The judge has a wide authority to punish, starting from the amnesty in violations and minor crimes to the death penalty for serious crimes such as the crime of espionage. Punishment gave wide authority to the ruler and judge in terms of estimating penalties within the general rules of Islamic Sharia.
The most important of these rules is for the judge is able to extract legal rulings from the Qur’ān, but with the passage of time the rulers abused this wide authority, and there were judges who did not have the status of knowledge, so they imposed severe penalties for ordinary crimes, and tazir was a way to kill opponents. In the case of a multiplicity of judges in the same country, judicial rulings differed due to the difference of judges in tazir punishment, although the crime was one, and that was a cause of injustice. At present, the law was a means of limiting this broad authority of the judge and defining penalties precisely.
With the beginning of the nineteenth century, jurists made attempts to put the provisions of the Sharia in the form of laws such as the Journal of Legal Rulings and the Unified Arab Law taken from Islamic Sharia.
The research talks about clarifying the concept of tazir according to the jurists, the general rules governing it in Islamic Sharia, and its development over time, and the expansion of rulers in the use of punitiveness and abuse of the authority granted to them.
The study concluded that the origin of the concept of tazir punishment is discipline, then the jurists expanded in this sense to deterrence and rebuke, then the idea of tazir gradually disappeared with the presence of law. Regarding the legal rules, despite the existence of mitigating circumstances for the offender, which led to the judges being given discretionary power in judgment, through which he can judge in proportion to the mitigating and aggravating circumstances of the crime and the personality of the offender, as he found for the punishment an upper and lower limit that allows the judge to judge the crime through these two limits; Thus, the legalization system is close to the tazir system in Islamic law.
Birincil Dil | Arapça |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 16 |
İlahiyat Akademi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.