Kölelik olarak ifade edilen yaşam tarzı bir toplumun, bir başka toplum veya insanların özgürlüğünü ellerinden alması ve onu zor denecek birçok alanda çalıştırması şeklinde kendini göstermektedir. Bütün insanlığa gönderilen İslâm dini, ilk andan itibaren insanların eşitliği ilkesi üzerinde durmuştur. Zengin, fakir, güçlü zayıf, köle hür, dil, ırk ve renk ayrımı yapmamıştır. Yine bu dinin kitabında üstünlüğün Allah (cc) korkusunda olduğu vurgulanmıştır. Getirilen emir ve yasaklarla da kölelik kurumunun zamanla kaldırılması hedeflenmiştir. Ayetlerle vurgulanan bu husus, Bedir Savaşı esirlerinde olduğu gibi Hz. Peygamber’in (s.a.v.) uygulamaları ve sözleriyle desteklenmiştir. Fakat özellikle savaşlar ve bu işin yerleşik ticareti sebebiyle tarihi süreçte kölelik müessesesi bir şekilde devam ettirilmiştir. Bazı halifelerin abartılı rakamlarla ifade edilen köle ve cariyeleri bunun bir göstergesidir. Kölelerin temini de yine harpte ele geçirilen esirlerle ya da pazarlardan satın alınarak sağlanmıştır. Nereden geldikleri, renkleri, ırkları, güzellikleri, yetenekleri ve becerileri seçimlerinde etkili olmuştur. Bu şekilde ticari metâʻ gibi temin edilen kölelerin hiçbir değeri olmamıştır. Onlar toplumun en alt tabakasını oluşturmuş, börokratik sınıf ya da zenginlerin ev ihtiyacı konunumunda olmuşlardır. Köleler arasında değerlendirilen cariyeler de pazarlarda alınıp satılmış, ev işlerinde hizmet etmesi ve eğlence meclislerinde şarkı söylemesi gibi birçok amaçla tercih edilmişlerdir. Cariyelerden kimisi halifelere eş olarak ayrıcalık elde ederken kimisi de sahip oldukları haslet ve yeteneklere binaen ayrıcalık elde etmiştir. Bu araştırmanın konusu olan Arîb el-Me’mûniyye (ö. 277/890) de hem yetenekleri hem de hayatı ve hayatına dair rivayetler ile dikkat çekmektedir. İsmi Arîb ve Urîb diye farklı şekillerde telaffuz edilmekte bazen de annesi Fâtıma ile karıştırılmaktadır. Araştırmada onun hayatı ile ilgili tüm bulgular, kaynaklar üzerinden ortaya konmaya çalışılmıştır. Sonradan cariye olan Arîb, Caʻfer el-Bermekî’nin (ö. 187/803) gizli kalan yönü olmuştur. Caʻfer el-Bermekî’nin Fâtıma adlı eşinden olan çocuğu Arîb, Bermekîlerden sonra köle tüccarlarının eline geçmiştir. Bermekî ailesi, Halife Hârûnürreşîd (ö. 193/809) tarafından cezalandırılınca Arîb’in Hristiyan süt annesi onu köle tüccarı Sinbis’e (ö. ?) satmıştır. Bu şekilde Arîb’in kölelik serüveni başlamıştır. Halife Emîn (ö. 198/813), onu köle tüccarı Sinbis’ten satın aldıktan sonra saraya geçmiştir. Halife Emîn’den sonra Me’mûn’un (ö. 218/833) cariyesi olan Arîb, Me’mûn’un kendisine olan yoğun sevgisi sebebiyle ona nispet edilmiştir. Muʻtasım (ö. 227/842) dönemine kadar cariye muamelesi görmüş, Muʻtasım’ın onu serbest bırakmasıyla özgürlüğüne kavuşmuştur. Köleliği esnasında Basra’da eğitim aldığı anlaşılan Arîb, sıradan bir cariyeden çok farklıdır. O, yalnız iyi bir şarkıcı değil aynı zamanda iyi bir şâirdir. Binlerle ifade edilen şiir ve besteleri bulunmaktadır. Dönemindeki bütün çalgı aletlerini çalabilmektedir. Bunun yanı sıra iyi bir dilcidir ve Arapça’yı ustalıkla kullanabilecek kadar dilin inceliklerine hâkimdir. Bu çalışmada onun, yetenekleri, ekonomik gücü ve siyasi nüfuzuyla alelade bir cariye olmadığı tespit edilmiştir. Konu Arîb’in hayatı, yanlış rivayetlerin değerlendirilmesi, ekonomik ve siyasi durumu, ilmi yönü ve onun Arap edebiyatındaki yeri üzerinden ele alınmıştır. Çalışmada betimleme, örnekleme, tümevarım ve sentez olmak üzere farklı bilimsel araştırma yöntemleri kullanılmıştır.
Odalisques, who were considered among slaves, were bought and sold in the markets. They have been preferred for many purposes, such as serving housework and singing in entertainment conventions. While some of the odalisques got privileges as spouses to the caliphs, some of them got privileges due to their character and abilities. Arīb al-Maʾmūniyye, which is the issue of this research, draws attention with both her talents and the narrations about her life and life. In the research, all the findings about her life were tried to be revealed through the sources. In fact, Arîb, who was not a odalisque, was the hidden side of Caʻfer al- Barmakid. Caʻfer al- Barmakid's child Arîb, from his wife named Fātima, passed into the hands of slave traders after the Barmakids. Arīb, who was the odalisque of Maʾmūn after caliph Emīn, was attributed to Maʾmūn because he loved her very much. Arīb, who was treated as a odalisque until the time of Muʻtasim, gained his freedom when Muʻtasim released him. In the study, it was determined that she was not an ordinary odalisque with her talents, political power and political influence. The subject is discussed through the life of Arīb, the evaluation of false rumors, her economic and political situation, her scientific aspect and her place in Arabic literature.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |