The issue of words and their indications (alfāẓ and ḍalāla) is one of the main fields of tafsir and fiqh sciences within the framework of the discipline of uṣūl (methodology). The importance attributed to the alfāẓ, especially in the process of understanding and interpreting the Qur’ān, has been effective in spending a considerable amount of time on ḍalāla and alfāẓ topics in both sciences. Among the products of these efforts, the works of uṣūl al-fiqh and aḥkām al-Qur’ān have a privileged place. In addition to the works of uṣūl al-fiqh which deal with the subject more theoretically, aḥkām al-Qur’ān works provide important practical examples of the involvement of dalāla and alfāz topics in the process of understanding and interpretation. In this article, Abū Bakr al-Jeṣṣāṣ’s al-Fuṣūl fi al-uṣūl and Aḥkām al-Qur’ān were examined to illustrate the use of alfāẓ topics in understanding and interpreting the Qur’ān. It’s clear, to deal with all the issues about the ḍalâla and alfāẓ topics within the framework of these two works requires extensive and in-depth analysis. Therefore, the subject has been narrowed down by considering the limits of an article and these works have been examined within the framework of open and closed words. Concepts such as muḥkam, mutashābih, mujmal, bayān, mushkil, which come to the fore in the context of the clarity and ambiguity of the words, stand out as the issues that are highly attributed to the understanding of the text of the Qur’an. Due to this importance, the topics shaped within the framework of the phenomenon of clarity and ambiguity are of a quality to give sufficient idea about the involvement of alfāẓ topics in the process of understanding and interpreting the Qur’ān. Therefore, in this work, al-Fuṣūl fi al-uṣūl and Aḥkām al-Qur’ān are discussed in terms of open and closed words by considering the representative power of the mentioned topics. In the study, two objectives were considered in the selection of al-Jeṣṣāṣ’s works. The first one is to see the attitude and internal consistency of an author, who has a work on uṣūl al-fiqh (Islamic legal theory) as well as a commentary written in the type of aḥkām al-Qur’ān, obtained from usage of ḍalāla and alfāẓ topics in understanding and interpreting the Qur’ān. Another is to reveal the relationship of a name that lived in a very early period and played a founding role in the fiqh tradition he belongs in with successors and opponents through a distinction of open and closed words. In line with these aims, first of all, the issue of the division of words (taḳsīm al- alfāẓ) within the tradition of Islamic science has been briefly discussed. In this case, the classifications of well-known two methods of uṣūl al-fiqh, namely the method of the theologians (tariqah al-mutakallimīn) and the method of the jurists (tariqah al-fuqaha) are mentioned and the alfāz perspective presented by Abū Bakr al-Jeṣṣāṣ is compared with these classification forms. In the comparison, it was seen that he suggested a classification that could be associated neither the classification of the jurists (taḳsīm al-fuqaha) presented by Hanafi’s, who were the successors of the author, nor the classification of the theologians (taḳsīm al-mutakallimīn), who was sometimes methodically associated with him. Also, it was recognised that he adopted a unique style in the handling of the ḍalāla and alfāẓ topics and he discussed the subject by putting ‘āmm (general words) in the centre. After these preparatory reviews the participation of open and closed words in the meaning-interpretation process was discussed within the framework of the explanations and sample verses in Aḥkām al-Qur’ān and al-Fusūl fi al-uṣūl. In this investigation, it has been determined that ẓāhir, nass, mujmal, bayān, muḥkam and mutashābih are concepts that have a terminological use in both workbooks within the scope of open and closed words. This determination also formed the template of the article. As a result of the data provided by the research, it was seen that al-Jeṣṣāṣ, as an interpreter, was largely consistent in al-Fuṣūl fi al-uṣūl and Aḥkām al-Qur’ān in terms of the way he handled the subject and he showed a different attitude from the Hanafi scholars, who came after him, and objected to the opposing views at many points.
Lafızlar ve delaletleri meselesi, usul disiplini çerçevesinde tefsir ve fıkıh ilimlerinin temel uğraş alanlarından birini teşkil etmektedir. Bilhassa Kur’ân’ın anlaşılması ve yorumlanması sürecinde lafızlara atfedilen önem, her iki ilim içerisinde elfaz ve delalet bahisleri üzerinde hatırı sayılır bir mesai harcanmasında etkili olmuştur. Bu mesainin ürünleri arasında fıkıh usulü eserleri ve ahkam tefsirleri ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Konuyu daha ziyade teorik olarak ele alan ve pratiğe yönelik örnekler barındıran fıkıh usulü eserlerinin yanı sıra ahkam tefsirleri, delalet ve elfaz bahislerinin anlama yorumlama sürecine dahline dair önemli uygulamalı örnekler sunar. İşbu makalede söz konusu bahislerin Kur’ân’ı anlama ve yorumlamada kullanımına örneklik teşkil etmesi bakımından Ebû Bekir el-Cessâs’ın el-Fusûl fi’l-usûl adlı fıkıh usulü eseri ve Ahkâmü’l-Kur’ân’ı incelenmiştir. Delalet bahisleri çatısı altında yer alan tüm meseleleri bu iki eser çerçevesinde ele almanın geniş ve bir o kadar da derinlikli incelemeyi gerektirdiği açıktır. Bu nedenle konu, makale sınır(lılık)ları gözetilerek, daraltılmış ve ilgili eserler açık ve kapalı lafız ayrımı çerçevesinde tetkik edilmiştir. Lafızların açıklık ve kapalılığı bağlamında gündeme gelen muhkem, müteşâbih, mücmel, beyan, müşkil gibi kavramlar, Kur’ân metninin anlaşılması noktasında çokça önem atfedilen hususlar olarak temayüz eder. Bu öneme binaen açıklık-kapalılık olgusu çerçevesinde şekillenen meseleler, elfâz bahislerinin Kur’ân’ı anlama ve yorumlama sürecine dahli hususunda yeterli fikir verecek niteliktedir. Dolayısıyla söz konusu bahislerin bu temsil gücü göz önünde bulundurularak çalışmada, el-Fusûl ve Ahkâmü’l-Kur’ân açık ve kapalı lafızlar özelinde ele alınmıştır. Çalışmada örnek isim olarak Ebû Bekir el-Cessâs’ın seçilmesinde iki temel hedef gözetilmiştir. Bunlardan ilki ahkâmü’l-Kur’ân türünde yazılmış bir tefsirin yanı sıra fıkıh usulüne dair eseri de bulunan bir müellifin Kur’ân’ı anlama ve yorumlamada delalet bahislerinden yararlanma hususundaki tutumunu ve iç tutarlılığını görmektir. Bir diğeri ise oldukça erken dönemde yaşayan ve ait olduğu fıkhi gelenek içerisinde kurucu rol üstlenen bir ismin halefleri ve muhalifleriyle ilişkisine açık ve kapalı lafızlar ayrımı üzerinden projeksiyon tutmaktır. Bu hedefler doğrultusunda öncelikle İslam ilim geleneği içerisinde lafızların taksimi meselesine kısaca temas edilmiştir. Burada mütekellimîn ve fukaha taksimi olarak şöhret bulan sınıflandırmalara temas edilerek Ebû Bekir el-Cessâs’ın sunduğu elfaz perspektifi bu tasnif biçimleriyle mukayese edilmiştir. Yapılan incelemede müellifin halefleri konumundaki Hanefîlere nispet edilen fukaha taksimiyle yahut mütekellimîn taksimiyle özdeşleştirilebilecek bir elfaz taksimi önermediği, bu hususta özgün bir tarz benimsediği görülmüştür. Hazırlık mahiyetindeki bu incelemenin ardından Ahkâmü’l-Kur’ân ve el-Fusûl’de yer alan açıklama ve örnek ayetler çerçevesinde açık ve kapalı lafızların anlam-yorum sürecine dahli tetkik edilmiştir. Yapılan incelemede açık ve kapalı lafızlar kapsamında zahir, nass, mücmel, beyan, muhkem ve müteşâbihin her iki eserde ıstılahî kullanım alanı bulunan kavramlar olduğu tespit edilmiştir. Bu tespit aynı zamanda makalenin şablonunu oluşturmuştur. Araştırmanın sağladığı veriler neticesinde müfessirin konuyu ele alış biçimi itibariyle el-Fusûl ve Ahkâm’da büyük oranda tutarlı olduğu, pek çok noktada muhalif görüşlere itiraz ettiği ve kendisinden sonra gelen Hanefi usulcülerin yer yer ondan farklı tutum sergilediği görülmüştür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |